MAHKEMESİ: İstanbul 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/11/2012NUMARASI: 2012/730-2012/1404Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlunun, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kabulüne reddine verildiği anlaşılmaktadır. Borçluya 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uygulanmak sureti ile ödeme emri tebliğ edilmiştir. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini bildiren Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür.Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması, komşuya haber verilmesi ve tebliğ evrakının zabıtaya veya muhtara bırakılması işlemlerine geçilebilecektir.Tebliğ ile ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır.Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.Tebligat Kanunu ile Tüzüğü’nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Somut olayda, borçlu adına gönderilen ödeme emri tebligat parçasında tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun'un 21.maddesine göre yapıldığı belirtilmiş ise de Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine uyulmadığı görülmüştür. Tüzüğün anılan maddesine göre, önce muhatabın adreste neden bulunmadığının komşu, kapıcı, yönetici, zabıta amir ve memurları vs. gibi kimselerden sorulması, beyanların tebliğ tutanağına yazılıp altının imzalatılması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumun yazılı olarak belirlenip tevsik edilmesi ve daha sonra tebliğ evrakının zabıtaya veya muhtara bırakılması suretiyle tebliğ işleminin tamamlanması gerekir (HGK.'nun 20.12.1993 T. 1993/18-778 E, 1993/876 K. ve 25.01.2006 T. 2005/2- 772 E. 2006/17 K.sayılı kararları). Ödeme emrinin borçlunun nerede olduğu tevsik edilmeden 30.11.2011 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Bu tebliğ şerhinde, muhatabın nerede olduğu, tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği anlaşılamadığından yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür. O halde mahkemece, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.