Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12598 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 887 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 03/12/2009NUMARASI: 2009/738-2009/1614Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından 25.05.2007 tarihli takip talebi ile çeklere dayalı olarak, borçlu A.G.Tur Tic ve San AŞ. hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, adı geçen borçluya örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edildiği, itirazı üzerine Ankara 7.İcra Mahkemesi’nin 2007/659 esas, 2009/117 karar sayılı, 10.2.2009 tarihli kararı ile imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı nedeniyle itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Alacaklı vekilinin daha sonra 13.04.2009 tarihli talebi doğrultusunda, icra müdürlüğünce düzenlenen aynı tarihli örnek 10 numaralı ödeme emrinin müşteki V.Ç.a 12.05.2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.TTK. nun 322. maddesi gereğince, şirket kaşesi ile birlikte atılan imzanın şirketi sorumlu kılabilmesi için, imzanın şirketi borç altına sokmaya yetkili kişiler tarafından atılması zorunludur. Ayrıca, TTK. nun 730/3. maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 590. maddesi gereğince “temsile selahiyetli olmadığı halde” temsilci sıfatı ile imza eden kişinin çekten dolayı şahsen sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, alacaklı, borçlu şirketi temsile yetkisi bulunmadığı halde, şirket adına çekleri ciro ettiğini iddia ettiği yetkisiz kişi hakkında takip yapabilir. Ancak bunun için alacaklı tarafından, yetkisiz temsilci hakkında usulüne uygun takip talebi düzenlenip, harç yatırılarak takip başlatılması zorunludur. Somut olayda 25.05.2007 tarihli takip talebinde, V. Ç.borçlu olarak gösterilmediğinden, hakkında usulüne uygun takip talebi bulunmayan adı geçene, daha sonra tebliğ edilen ödeme emri yok hükmünde olup, her hangi bir sonuç doğurmaz. O halde, mahkemece öncelikle bu hususun nazara alınarak müşteki V.Ç.’a tebliğ edilen 13.04.2009 tarihli ödeme emrinin iptali gerekirken, imzaya itirazın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 25/05/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.