Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12536 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 525 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Alanya İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/09/2009NUMARASI: 2008/591-2009/1274Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazların yerinde değil ise de;HUMK.nun 163. ve 159. maddeleri mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hakimin taktirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin taktirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede taraf belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan verilen sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve ne kadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir. (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı)Somut olayda borçlu vekiline 23/06/2009 tarihli celsede verilen kesin mehilde yatırılması gerekli müzekkere masrafı bildirilmediğinden, HUMK.nun 163. maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehilden söz etmek mümkün değildir. Kaldı ki, gerekli bilirkişi ücretinin kesin mehil içinde yatırıldığı görülmektedir. Bu açıklamalar gözetildiğinde verilen kesin mehile rağmen ara kararı yerine getirilmediğinden bahisle talebin reddine dair hüküm tesisi yerinde olmadığı gibi, imzası ikrar edilen senetler yönünden İİK.nun 170/3.maddesine dayalı iş bu davada ispat yükümlülüğü alacaklı tarafta olduğu halde, ispat külfetinin borçluya yüklenerek ispatlanmadığı gerekçesiyle istemin reddide doğru değildir. Öte yandan borçlu tarafından ibraz edilen PTT ödeme belgesine göre, 31.8.2007 tarihli borç senedine istinaden 1500.TL.nin alacaklı adresine gönderildiği, sözkonusu ödemenin taraflar arasında düzenlenmiş olan 31.8.2007 vade tarihli 1400.TL bedelli bonoya istinaden yapıldığı, bunun aksinin de alacaklı tarafça iddia edilmediği dikkate alındığında, borç ödemesi olarak kabulü gerekirken bu istemin de reddi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/05/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.