MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/11/2012NUMARASI: 2012/900-2012/1019Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi–borçlu vekili, tebligatın müvekkiline ulaşmayacağı bir adrese tebligat çıkartılarak dosyanın kesinleştirildiğini, müvekkilinin, aleyhine açılan takipten 20/11/2012 tarihinde haberdar olduğunu, 21/11/2012 tarihinde icra dosyasına yaptıkları itirazın reddedildiğini, müvekkilinin gönderilen tebligat adresinde oturmadığını, sorulan komşunun hayali olup, tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek, 21.11.2012 tarihli icra memurluğunun ret kararının kaldırılmasına, tüm hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, alacaklıya şikayet dilekçesi tebliğ edilmeksizin 29.11.2012 tarihinde dosya üzerinden “ödeme emrinin davacıya usulsüz tebliğ edildiğinin tespiti ile öğrenme tarihi olarak bildirilen 20/11/2012 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne, tebligat usulsüz olduğundan 21/11/2012 tarihinde icra dosyasına yapılan itiraz süresinde olduğundan 21/11/2012 tarihli müdürlük kararının kaldırılmasına, ilamsız takibe 7 günlük süre içerisinde icra dairesine itirazla birlikte takip durduğundan dosyadaki tüm hacizlerin kaldırılmasına “ şeklinde karar verildiği görülmektedir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Her ne kadar İİK.nun 18/3.maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkeme takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanmalıdır. O halde mahkemece şikayetin niteliği itibariyle duruşma açılarak taraf teşkili sağlandıktan ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra şikayet hakkında karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.