MAHKEMESİ: İzmir 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 08/09/2011NUMARASI: 2009/1084-2011/847Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu, dayanak senetteki imzaya itiraz etmiştir. İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 68/a-3.maddesinde; "Tatbike medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mukayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden icra mahkemesi, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermeyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir" düzenlemesine yer verilmiştir. İİK'nun 170. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesine göre ise; "İcra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir". Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK'nun 26.04.2006 tarih 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı). Bu konuda borçluya süre verilmek sureti ile sonuca gidilemez. Diğer taraftan, HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri (HMK 94 ve 90. maddeleri), mahkemeye ve taraflara belli işlemleri, belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hakimin takdirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin takdirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede, taraf, belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve ne kadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı). Somut olayda, borçlunun imzaya itiraz ettiği, mahkemece, 04.04.2011 tarihli celsede 1 nolu ara kararı uyarınca "davacı vekiline 23.12.2010 tarihli ara karar gereğini yerine getirmesi için süre verilmesine bu konuda yeniden süre verilmeyeceğinin ve dosya içeriğine göre yargılama yapılacağının ihtarına ve ihtarat yapıldığının zapta geçirildiği, 2 nolu ara kararı gereğince, bilirkişi ücretinin 200.00 TL' ye tamamlanmasına şeklinde karar verildiğigörülmektedir. Ancak, 2 nolu ara kararın yerine getirilmesi için açıklandığı üzere kesin süre verilmediğinden, HUMK.nun 163. (HMK'nun 94. maddesi) maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehil verildiğinden söz etmek mümkün değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan yasa maddeleri hükmü gözardı edilerek ve belirtilen usullere aykırı olarak yanılgılı değerlendirme ile itirazın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.