Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12104 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 419 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Şişli 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/07/2009NUMARASI: 2007/857-2009/1159Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği ve icra müdürlüğünce çıkartılan ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanununun 35/son maddesi uyarınca tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili icra mahkemesine başvurarak, senet altındaki imzanın borçluya ait olmadığını, borca itiraz ettiklerini, borçlunun yurt dışında yaşamasına rağmen bonoların üzerinde gösterilen adres yazılmak suretiyle bu adrese önce normal tebligat çıkartıldığını, iade edilmesi üzerine de Tebligat Kanunu'nun 35/1 maddesine göre tebliğ yapılarak takibin kesinleştirildiğini, tebligat gönderilen adresin 1977 yılında veraset ilamında gösterilen adres olduğunu, borçlunun bonoların düzenlendiği tarihte yurtdışında yaşadığını, pasaportunda giriş çıkış kaydı bulunmadığını belirterek yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür.Beşiktaş 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlü??ü'nün 15.12.2006 tarihli yazısından, borçlunun adresinin tapu sicil müdürlüğünde olmadığı, ancak 1977 yılında tapuya sunulan veraset ilamında "H.P.Ç. Caddesi No:.E./İSTANBUL" şeklinde adres gösterildiği, icra müdürlüğünce Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesi gereğince tebliğ işleminin bu adreste gerçekleştirildiği görülmektedir. Konu ile ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 10/1.maddesi aynen; “Tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” hükmünü içermektedir. Veraset belgesinin tanzim tarihi 25.04.1977 olup, 29 yıl önce borçlunun eşinin ilgili kuruma bildirmiş bulunduğu adrese, Tebligat Kanununun 35/son maddesi uyarınca yapılan tebliğ işlemi yasaya uygun bulunmamaktadır.O halde mahkemece, öncelikle tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihine muttali olunan tarih tespit olunarak, sonucuna göre süresinde olması halinde itirazın esasının incelenmesi gerekirken, bu istemi de kapsar şekilde süresinde olmadığından bahisle ve eksik inceleme ile itirazın tümden reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.