MAHKEMESİ: Dursunbey İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/03/2010NUMARASI: 2009/37-2010/5Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı A.U tarafından, borçlu A.T aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlanmıştır. Takip dayanağı bonoda borçlu keşideci; alacaklı da ciro yolu ile hamil durumundadır.İİK.nun 168/5.maddesi gereğince anılan takiplerde borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine şikayet ve itirazlarını bildirmek zorundadır. Somut olayda borçluya ödeme emri 16.12.2009 tarihinde tebliğ edildiğinden 21.12.2009 tarihinde mahkemeye yapılan başvuru süresindedir.TTK.nun 688/7.maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için "....senedi tanzim edenin imzasını"ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sadece imzadan söz edilmiş, tanzim edenin isminin bulunması aranmamıştır. TTK.nun 690.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 613.ve 614/1.maddeleri gereğince keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadının yazılması gerekmez. Aval veren kimse kimin için taahhhüt altına girmişse tıpkı onun gibi sorumlu olur. Aval ile kefalet, hukuki içerikleri ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı müesseselerdir. Kefalet, feri nitelikte olmasına karşın aval, bağımsız ve asli bir nitelik taşır. Aval veren bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. TTK.nun 636.maddesi hükmü gereğince kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esas olduğundan bu tür senetlerde imzası olan herkes hamile karşı müteselsilen sorumlu olur.Somut olayda takibe konu edilen bonoda dört imza yer almaktadır. Borçlu; bu imzalardan ikisinin kendisine, diğer ikisinin ise aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunan takip alacaklısına ait olduğunu iddia etmiştir. 21.1.2010 tarihli oturumda hazır bulunan alacaklı asıl tarafından sunulan beyanda; "senedin ön yüzünde olup altta bulunan iki imzanın kendisine ait olduğu, borcun aralarındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı, alacağını tahsil edebilmek için senedi icraya koyduğu, dosya içindeki takibe konu bonodan dolayı davacı borçludan alacağı olmadığı, ancak önceki ortaklık ilişkisinden kaynaklı borcu bulunduğu"ifade edilmiştir. Alacaklının bu açık beyanı karşısında senet bedelinin tahsilinin gerekip gerekmeyeceği veya ne kadarının tahsil edilebileceği yargılamayı gerektirir. Bu durumda senet kayıtsız ve şartsız bir ödeme vaadini içermediğinden anılan senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yapılamaz.Takip Dursunbey Asliye Hukuk mahkemesince verilen 2009/71 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı ile başlamış olup bu ihtiyati haciz kararı gereği borçlunun merkez ve köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı nezdindeki hakedişlerine ihtiyati haciz konulması talep edilmiş olup, dosyaya gönderilen tutar bu haczedilen tutara ilişkindir. Borçlunun borcu kabul ile ödeme yaptığı konusundaki mahkeme gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır.Bu durumda istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.