Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11789 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9588 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Sorgun İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 22/02/2007NUMARASI: 2006/7-2007/5Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafında borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, adı geçene örnek 10 nolu ödeme emri tebliğ üzerine yasal sürede İcra Mahkemesine verdiği dilekçe ile icra dairesinin yetkisine, borca ve faize itiraz ettiği ve takibe yönelik şikayetlerini bildirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece öncelikle borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazı hakkında bir karar verilmesi, yetki itirazının yerinde görülmemesi halinde diğer itiraz nedenleri değerlendirilmesi gerekirken, yetki itirazı konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmeksizin yargılamanın sürdürülerek, sonuçlandırılması ve yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; İİK.nun 169/a-6.maddesi hükmüne göre; “borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.” Somut olayda, takibe konu bononun lehtarı takip alacaklısı tarafından bononun keşidecisi borçlu takip edildiğine göre, takipten önce ödeme bulunmasına rağmen, bu miktarı da takibe dahil ederek istekte bulunduğu için alacaklının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, Mahkemece asıl alacağın takipten önce ödenen kısmı üzerinden borçlu yararına tazminata hükmedilmesi gerekirken aksine düşünce ile borçlunun tazminat isteminin reddi doğru değildir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.