MAHKEMESİ: İzmir 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/07/2011NUMARASI: 2010/1074-2011/661Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından toplam on adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibe karşı, borçlu vekilince icra mahkemesine yapılan başvuruda, takip dayanağı bonolarda kefil hanesindeki imzaların borçluya ait olmadığı itirazında bulunulmuş, mahkemece bilirkişi ve adli tıp kurumu raporları hükme esas alınarak itirazın reddine karar verilmiştir Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİKnun 170.maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. İİKnun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise, "imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309.maddesinin 2, 3 ve 4.fıkraları ve 310, 311 ve 312.maddeleri hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır. Anılan hükümde atıf yapılan HUMK'nun 308 ve devamı maddelerinde imza inkarı halinde mahkemece yapılacak usuli işlemler düzenlenmiş, 309.maddesinin 2,3 ve 4.fıkralarında aynen, "Ehlihibre vasıtasıyla tahkikata karar verildiği takdirde, medarı tatbik olacak yazı ve ehlihibrenin tahkikatı icra edeceği gün hakim tarafından tayin olunur. Mahkeme, bu bapta, ancak iki tarafın ittifak ettikleri her nevi evrak ile senedatı resmiyeden olan ve bir kimse tarafından hasbelmemuriye veya mahkeme huzurunda tahrir veya imza edilen evrakı, tatbike esas addedebilir. Tatbike esas ittihaz olunabilecek evrak olmadığı veyahut olup da derecei kifayede bulunmadığı takdirde ehlihibre tarafından terkip olunacak ibarelerle münkir olan kimseye yazı yazdırılarak tatbikat icra olunur." düzenlemesi yer almıştır. HGKnun 07/10/2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararında da belirtildiği üzere; her hangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim,doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının,dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesi şarttır. Ayrıca, yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir Somut olaya ve 23.02.2011 tarihli bilirkişi A.Ç. tarafından verilen rapora bakıldığında, takibe konan on adet senedin ön yüzü sağ alt köşelerinde kefil adına atılmış birer adetten toplam on adet imzadan üç adedinin incelemeye alındığı tespit edilmiştir Bonolardaki imzaların her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekirken, sadece üç adet imzanın incelendiği izlenimini veren beyan ve görüntülere yer verildiği, mukayese belgeler olarak dosya içinde bulunan bir kısım fotokopi belgelerin de değerlendirildiği, bu haliyle bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan kıstaslara uygun olmadığı ve dolayısıyla yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan kıstaslara uygun olarak her bir bonodaki imzaların ayrı ayrı incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.