MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun'un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir.Takip dayanağı 2 adet bonoda keşidecinin isminin altında ''..... ....'' adres olarak gösterilmiştir. Bilindiği üzere; 06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve ilk mahalli idareler genel seçimi olan 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 3. fıkrası ile ''....'' köyü ile ''.....'' belde belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılmış ve söz konusu köy mahalle olarak ve anılan belediye de ''.... '' ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulunduğu '' .... '' ilçesinin belediyesine katılmıştır. Bu durumda, takibe konu bonolarda, bonoları düzenleyenin isminin altında yazılı olan gerek Sancar Köyü ve gerekse Kırka'nın anılan bonoların keşide tarihleri olan 13.05.2013 ve 20.09.2013 tarihleri itibariyle henüz mahalleye dönüşmedikleri ve bu yerlerin yukarıda belirtilen nitelikte idari birim oldukları açık olup; TTK.'nun 777/4. maddesi gereğince bonolar bu yerlerde düzenlenmiş sayılacağından takip konusu bonolarda TTK.'nun 776/1-f maddesinde belirtilen düzenlenme yerinin bulunduğu açıktır. Dolayısıyla, mahkemenin, takibe dayanak bonoların keşide yeri unsurunu taşımadığı yönündeki kabulü doğru değildir.Kaldı ki, takibe konu belgenin, kambiyo senedi niteliğini haiz olmaması, İİK'nun 170/a maddesi hükmü gereğince takibin iptali sebebi ise de, aynı maddenin son fıkrası uyarınca "Her ne suretle olursa olsun, ...borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise...", icra mahkemesi yukarıda belirtilen sebebe dayanarak İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar veremez.Öyleyse, borçlu vekili tarafından verilen 01.12.2014 havale tarihli dilekçede, ''...Müvekkilim davalıya bu senedi 7 yıl önce vermiştir. Bu süreç içerisinde davalıya olan borcunu ödemiştir...'' denmek suretiyle borç kabul edilip ödendiği ileri sürüldüğüne göre;anılan İİK.'nun 170/a-son maddesi hükmü uyarınca, aynı maddenin ikinci fıkrasının olayda uygulanması ve takibe dayanak bonoların kambiyo senedi niteliği taşıyıp taşımadığı üzerinde durulması da mümkün değildir.O halde, mahkemece, borçlunun diğer itirazlarının esası hakkında inceleme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde, şikayetin kabulü ile takibin iptaline dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.