Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11648 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 27196 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: İzmir 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/04/2011NUMARASI: 2011/115-2011/423Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu hakkında 25.03.2001 vadeli 250.000.000,00 TL (yeni 250,00 TL) ve 25.05.2001 vadeli 250.000.000,00 TL (yeni 250,00 TL) ve 25.06.2001 vadeli 6.250.000.000 TL (yeni 6250 TL) bonolara dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus takipte, borçlu 6250,00 TL miktarlı senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, bu konuda sahtecilik yapıldığını, alacaklı hakkında İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/198 esas sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğini, HUMK'un 317. maddesine göre dava sonuçlanıncaya kadar işlem yapılamayacağını, icra müdürlüğünün bu konudaki taleplerinin reddine dair işlemin iptalini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ceza davası halinde borçlunun müdahil olması halinde takibin anılan maddeye göre durdurulacağını, hukuk mahkemesinde senette inceleme yapılması halinde takibin durmayacağı, menfi tespit davasında mahkemenin karar vereceğini yazarak istemin reddine karar vermiştir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 317. maddesinin; "Sahtelik iddiası 308. madde ile mevaddı mütaakıbesi ahkamına tevfikan tetkik olunur. Sahteliği iddia kılınan senedin ehlihibre marifetiyle tetkik ve tatbikına ve vakayi ve hadisattan haberdar olanların istimaına karar verildiği takdirde bu kabil senedat, neticei hükme kadar bir güna muameleye esas ittihaz kılınmaz. Ancak bu senede müsteniden evvelce ittihaz edilen ihtiyati tedbirlere de halel gelmez ve ledelhace senet sahibi hukukunun muhafazası zımnında sair ihtiyati tedbirlere de tevessül edebilir." şeklindeki hükmü ile de, hukuk ya da ceza mahkemesinde dava açılmış ve o davada mahkemece sahteliği iddia edilen senet hakkında, inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin tanık olarak dinlenmesine karar verilmiş ise, senedin dava sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılamayacağı, düzenlenmiştir. Zira icra mahkemeleri şikayet ve itirazları belli bir usule uyarak yargılayan ve objektif hukuk kurallarını şikayet ve itirazlara uygulamak suretiyle bunları takip hukuku bakımından kesin hükme bağlayan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken kural olarak tanık dinleyemeyeceklerinden dar (sınırlı) yetkili olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkileri de genel mahkemeye göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler senetteki sahtelik iddiasını yukarıda içerikleri açıklanan HUMK.nun 309 ve 317. maddelerinin verdiği yetkiyle daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahiptir (HGK'nun 06.02.2008 tarih ve 2008/12-77 esas, 2008/90 karar sayılı kararı). Anılan maddede sahtecilik davasının hukuk ya da ceza mahkemesinde açılması arasında herhangi bir ayrıma gidilmediği anlaşılmaktadır. Somut olayda, borçlu tarafından alacaklı hakkında İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/198 esas sayılı dosyasında 25.06.2001 vadeli 6250 TL miktarlı senet yönünden menfi tespit davası açıldığı, anılan mahkeme tarafından da 02.11.2010 tarihli duruşmada anılan senet yönünden bilirkişi incelemesine karar verildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere HUMK'un 317. maddesi şartları oluştuğundan şikayete konu senet yönünden istemin kabulüne karar vermek gerekirken yanlış değerlendirme ile reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.