Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11592 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 27099 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 18. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 14/06/2011NUMARASI: 2010/359-2011/664Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Bilirkişi İ. Ö. tarafından düzenlenen raporda " ... senetlerdeki düzeltme imzaları ile borçlunun mukayese imzaları arasında benzerlik adına meyil ve genel istikamet durumunu destekleyen ilave kriter tespit edilemediği, ... takibe konu senetteki ve alacaklı tarafça sunulan çeklerdeki düzeltme parafları arasında mevcut olan benzerliklerin fazlalığına ve önemine binaen senetlerdeki düzeltme imzalarının ödenmiş çeklerdeki parafları atan şahsın eli ürünü oldukları" görüşüne yer verildiği ve mahkemece de bu rapora itibar edilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza ve yazının tersimi, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda mukayeseye esas olarak sadece diğer çeklerdeki paraf imzaların esas alındığı ve ulaşılan sonucun maddi dayanaklarının denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığı görülmektedir. Bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamaz (H.G.K.nun 30.5.2001 tarih ve 2001/12-246E. 2001/467K. sayılı kararı).O halde mahkemece yapılması gereken iş; itiraza konu belge asılları ile sadece paraf imzaları değil, dosyadaki mukayeseye esas diğer belgelerdeki imzalar da esas alınmak sureti ile yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmak ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 09/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.