MAHKEMESİ: Manavgat İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 26/04/2010NUMARASI: 2010/198-2010/191Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Türk Ticaret Bankası A.Ş. tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığı, daha sonra BDDK'nun 21.06.2001 tarih ve 24439 sayılı resmi gazetede yayınlanan kararı ile adı geçen bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni 01.07.2001 tarihi itibarı ile kaldırıldığı, tasfiye işlemlerinin yürütülmesi hususunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yetkili kılınmasına karar verildiği, TMSF Varlık Yönetim Daire Başkanlığı'nın 22.12.2009 tarihli yazısından adı geçen bankanın %92.84 oranındaki hissesinin fona ait olduğu, 19.07.2009 tarihli yazısından bu tarih itibarı ile %84.52 oranındaki hissesinin fona ait olduğu, takibin Tasfiye Halinde Türk Ticaret Bankası A.Ş. tarafından sürdürüldüğü görülmektedir. Borçlu N. D.'ın icra mahkemesine başvurusunda, takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece takibin 04.03.2005 tarihinden 15.03.2010 tarihine kadar herhangi bir işlem yapılmaksızın işlemsiz bırakıldığından takip konusu çekin zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. 5411 Sayılı Kanun'un 106. maddesinde "Bir bankanın bu kanun hükümlerine göre faaliyet izninin kaldırılması halinde yönetim ve denetimi fona intikal eder" yine 141.maddesi hükmü aynen; "bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır". Aynı kanunun ek 16. maddesinde ise; "bu kanun ile fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makaple şamildir" hükümlerini içermektedirler. Anılan bu yasal düzenlemeler karşısında mahkemece istemin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.