Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11423 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2368 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 06/12/2012NUMARASI: 2012/847-2012/1235Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, borçlunun, borca itirazlarını bildirerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, kısa kararda, “takibin iptaline” karar verildiği halde gerekçeli kararda istemin reddi yönünde hüküm kurulduğu, borçlu vekilinin talebi üzerine tashih şerhi ile takibin iptaline şeklinde düzeltildiği anlaşılmaktadır. HMK.nun 304/1.maddesine göre, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Somut olayda, borçlu vekilinin 08/01/2013 tarihli dilekçesi ile, mahkemece itirazlarının kabul edilerek takibin iptaline karar verildiğini, ancak, gerekçeli kararda sehven davanın reddine şeklinde yazıldığını, kararın gerekçe kısmından davanın kabul edildiğinin anlaşıldığını, hatanın düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece, duruşmada “takibin iptali” yönünde hüküm kurulduğu, gerekçe kısmının da buna uygun doğru olarak yazıldığı, ancak karar yazım aşamasında maddi hata sonucu “davanın reddine” yazılması nedeniyle hüküm kısmının birinci bendinin “Kadıköy 3.İcra Müdürlüğü'nün 2012/2977 Esas sayılı dosyasından yapılan takibin iptaline” şeklinde düzeltilmesine karar verildiği görülmektedir. Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, “takibin iptaline” karar verildiği halde, gerekçeli kararda “davanın reddine” hükmedilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Sözkonusu çelişkinin, maddi hata kabul edilerek tashih şerhi ile düzeltilmesi, diğer bir ifade ile hüküm fıkrasının değiştirilmesi mümkün değildir. T.C. Anayasası, yargılamada aleniyet ilkesini benimsemiştir. Bu nedenle, yargılama açık olarak yapılacak ve yargılama sonunda verilen karar HMK.nun 297/son madde hükmü gereği açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça belirtilecektir. Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10/04/1992 tarih 7/4. sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.