Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1141 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 20613 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : Antalya 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/05/2010NUMARASI : 2010/525-2010/518Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından başlatılan, bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, borçlu diğer itirazlarının yanında, Antalya icra dairelerinin yetkisine de itirazla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece yetki itirazının kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.Bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HUMK. 9.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde, TTK'nun 689/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yerinin, keşide yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde de icra takibi yapılabilir.Somut olayda, takibe konu edilen bonolarda keşideci adresi olarak "Antalya" yazıldığı, borçlu keşideciye ödeme emrinin "Isparta" adresinde tebliğ edildiği görülmektedir. Yukarıda açıklanan maddelere göre, bonoya dayanan takiplerin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinde, bonoda öngörülen yetkili icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde yahut bonoda ödeme yeri gösterilmemişse, bononun düzenlendiği yerde takip yapılabilir. Bu yerlerden birini tercih etme hakkı alacaklıya aittir. Alacaklının yukarıda sayılan yerlerden bononun tanzim edildiği Antalya İcra Müdürlüğünde icra takibini başlatmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde, mahkemece, borçlunun yetki itirazının reddi ile, diğer itiraz nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de;Yetki itirazının kabulü halinde, karar kesinleştiğinde, talep halinde takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, ayrıca ödeme emrinin iptaline de karar verilmesi ve itiraz eden borçlu, kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde, lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.