MAHKEMESİ: Bakırköy 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 18/11/2009NUMARASI: 2009/20-2009/1225Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu keşideci hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılmış olup, ödeme emri tebliği üzerine borçlu tarafından süresi içinde takip dayanağı bonoda adına atfen atılı imzanın eli ürünü olmadığından bahisle imzaya itiraz edilmiştir.Mahkemece, 08.04.2009 tarihli kararı ile, 200 YTL bilirkişi ücretinin borçlu (davacı) tarafından mahkeme veznesine depo ettirilmesine karar verilmiş, borçlu tarafından bilirkişi gideri yatırılmayınca bu kez, 24.06.2009 tarihli celsede 200 YTL bilirkişi ücretini yatırması için borçluya 20 gün kesin süre verilmiş ancak, borçlu tarafından bilirkişi gideri yatırılmadığından 16.09.2009 tarihli celsede, 24.6.2009 tarihli celsede verilen ara kararını yerine getirmesi için borçluya yeniden 20 günlük kesin süre verilmiştir. Borçlu tarafından, verilen sürelere rağmen bilirkişi giderinin yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi giderinin yatırılması hususunda verilen kesin süreye rağmen borçlu tarafından ücret yatırılmadığından mahkemece kesin süreye uyulmadığından itirazın reddine karar verilmiştir.İmzaya itirazda ispat külfeti alacaklıya aittir (HGK'nun 26.04.2006 tarih, 2006/12-223 E., 2006/235 K.). Diğer bir değişle alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu keşideciye atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu, itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğine göre az yukarıda belirtilen ilke gereğince, gerekli giderin de ispat külfeti kendisinde olan alacaklı tarafından karşılanması gerekir. O halde bilirkişi giderinden borçlu sorumlu tutularak, bilirkişi giderinin yatırılması hususunda kendisine verilen kesin süreye riayet etmediğinden bahisle imzaya itirazın reddine karar verilmesi kabul biçimi bakımından isabetsizdir. Öte yandan, takip dayanağı senedin incelenmesinde TTK'nun 688/6.maddesi gereğince tanzim yeri unsurunu taşımadığı gibi, aynı Kanunun 689/4.maddesi koşullarında da oluşmuş bir tanzim yeri yoktur. Hal böyle olunca da mahkemece İİK'nun 170/a maddesi gereğince kambiyo senedi niteliği olmayan senetle ilgili takibin re'sen iptaline karar vermek gerekirken yukarıda yazılı gerekçelerle istemin reddi doğru görülmemiştir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.