Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10736 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 11480 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 14/04/2010NUMARASI: 2009/1477-2010/703Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İcra takibinin dayanağı İstanbul 5.İdare Mahkemesi’nin 09.12.2004 tarih ve 2004/223-1731 sayılı kararı ile “…dava konusu işlemin 116.752.280.000 TL’lik kısmının iptaline, …200.000.000 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınıp davacıya verilmesine…” hükmedildiği anlaşılmıştır.Alacaklı aleyhine idari işlemle verilen para cezasının iptaline ilişkin ilamın, davacının (alacaklının), davalıya (borçluya) iptal edilen para cezası miktarınca borçlu olmadığına ilişkin bölümü, bir tespit niteliğinde olup, eda hükmü içermediğinden ilamlı takip konusu yapılamaz. İlamın davacı yararına hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin bölümü ise bir tahsil (eda) hükmü niteliğinde olduğundan bu bölümün ilamlı takibe konu yapılması mümkündür. Bu durumda mahkemece dayanak ilamın vekalet ücretine ilişkin kısmı dışındaki bölümünün, eda hükmü taşımadığı nazara alınarak, şikayetin kısmen kabulü ile vekalet ??creti kalemi dışındaki kısımla ilgili takibin iptali yerine, yazılı şekilde şikayetin tümden reddine karar verilmesi isabetsiz ise de bu husus dava dilekçesinde şikayet nedeni ileri sürülmediğinden bozma nedeni yapılamamıştır.Ancak, takip dayanağı ilamda faiz konusunda bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. HGK’nun 04.07.2000 tarih ve 2001/12-565 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; ilamda faize hükmedilmemiş olması halinde, edayı içeren bölüm için alacak karar tarihinde muaccel hale geleceğinden, bu tarihten itibaren faiz istenmesi mümkündür. Ne var ki, bunun için takip dayanağı ilamda edaya ilişkin bir hüküm bulunması zorunludur. Somut olayda takip dayanağı ilamda eda hükmü bulunmadığından alacaklı ancak takip tarihinden itibaren faiz isteyebilir. O halde mahkemece, borçlunun kabulü ile bağlı kalınarak alacağa karar tarihinden itibaren faiz hesaplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre borçlunun faize itirazı hakkında karar verilmesi gerekirken, yürütmeyi durdurma tarihini esas alarak hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.