Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10529 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1556 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: Eskişehir 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 06/12/2012NUMARASI: 2012/342-2012/663borçlular O Ö ve H. Ö. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için T.H.N D.G.tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından başlatılan on üç adet bonoya dayalı genel haciz yolu ile ilamsız takipte, borçluların süresinde icra müdürlüğüne itirazları üzerine itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece itirazın kısmen kabulü ile zamanaşımı 3 yıl geçmemiş olan bonolar yönünden takibin devamına karar verildiği görülmektedir.Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken TTK 690.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK.nun 661/1 maddesi gereğince poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. TTK.nun 661/2.maddesine göre ise, hamilin cirantayı takip etmesi halinde zamanaşımı süresi bir yıldır.Kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu edilen bonoda borçlular O. Ö ve H Ö, ciranta konumundadır. TTK'nun 661/2. maddesi gereğince hamil tarafından ciranta hakkında bonoya dayalı olarak yapılacak takipler, müddetinde keşide edilen protesto tarihinden veya senette "masrafsız iade olunacaktır" kaydı varsa vadenin bittiği tarihten itibaren 1 yıl geçmekle müruru zamana uğrar (HGK'nun 02/05/2007 tarih ve 2007/12-230 Esas sayılı kararı). Somut olayda, takibe konu 30.03.2009, 30.04.2009, 30.05.2009, 30.06.2009, 30.07.2009, 30.08.3009, 30.09.2009 vade tarihli 500'er TL bedelli bonolarda 06.02.2012 takip tarihine kadar cirantalar açısından geçerli olan 1 yıllık zamanaşımı dolmuştur. Takibin genel haciz yoluyla yapılmış olması bono için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı sonucunu doğurmaz. Öte yandan, 28.02.2009 ve 30.10.2009 vadeli senetlerde keşide yerinin “Esk” olarak yazıldığı görülmektedir. İlamsız takibe konu edilen söz konusu senetlerde tanzim yeri unsuru bulunmadığından (TTK'nun 688/6. maddesi) senetler bono vasfında değildir. Bu itibarla senetteki hakkın devri ciro yoluyla değil ancak alacağın temliki yoluyla geçebilir. İncelenen senetlerin arka yüzünde takip yapan alacaklıya alacağın temlik edildiğine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Kambiyo senedi niteliğinde olmayan senetlerde lehdarın cirosu söz konusu olamayacağından ve borç da adı geçen borçlular tarafından kabul edilmediğinden, takip alacaklısı senet hamilinin takip hakkı bulunmamaktadır. O halde mahkemece, alacaklının itirazın kaldırılması talebinin tümden reddine karar vermek gerekirken adı geçen borçlular yönünden de kısmen kabulüne karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ : Borçlular O.Ö.ve H Ö'in temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.