Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10461 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 595 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/10/2012NUMARASI: 2010/123-2012/557Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra mahkemesine başvurarak takip dayanağı bonoda bulunan kaşenin adi ortaklığın kaşesi olmadığından bahisle borca itiraz ettiği, mahkemece, takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 625. ve 637. (eski Borçlar Kanununun 525. ve 533.) maddeleri gereği kendisine yönetim hakkı tanınan ortağın, ortaklığı ve diğer ortakları temsil yetkisi vardır. Madde gerekçesinde belirtildiği üzere TBK'nun 637. maddesinin ikinci fıkrasında, ortaklardan birinin, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yapması durumunda, diğer ortakların, ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olacakları hükme bağlanmıştır. Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, üçüncü kişi ile yaptığı hukukî işlemde ortaklık adını veya kaşesini ya da bütün ortakların isimlerini kullanmış olması, bu hukukî sonucu değiştirmeyecektir. TBK'nun 673/3. maddesinin ilk cümlesinde; “Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır” hükmü yer almaktadır. Temsil yetkisi, zımnen icazet, temsil belgesi, adi ortaklık sözleşmesi veya ortaklık kararı ile verilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nda adi ortaklığın kaşe kullanacağına ve taahhüt altına girerken belge altına kaşesini basacağına ilişkin bir hüküm yoktur. Adi ortaklığın adı kaşe ile basılabileceği gibi el ile de yazılabilir. Kaşe imza gibi değerledirilerek İİK. 169/a, 170. maddeleri gereği imza incelemesi yapılamaz. Asıl olan adi ortaklığı temsilen atılı bir imzanın bulunması olup, adi ortaklık adına temsil yetkisi verilerek tek kişi tarafından atılan imza adi ortaklığın tüm ortaklarını bağlar. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. O halde mahkemece istemin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.