MAHKEMESİ: İstanbul 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/07/2009NUMARASI: 2009/2095-2009/2127Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK. nun 163 ve 159. maddeleri mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapılması konusunda sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hakimin takdirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin takdirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede, taraf, belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemlerin neler olduğu ve nekadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir.(HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı)Somut olayda gözlendiği gibi, icra mahkemesince borçlu vekiline gönderilen tebligat içeriğine göre bilirkişi incelemesi konusunda verilen kesin mehil, yukarıda açıklanan temel unsurları taşımadığından, kesin mehle riayet edilmediği nedeniyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Kesin mehlin amacı, yargılamanın sürüncemede bırakılmasının önlenmesi ve yargılamanın süratine hizmet etmektir. Kaldı ki, gerekli bilirkişi ücretinin borçlu vekili tarafından süresinde yatırıldığı da anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece borçlu yanın faize yönelik itirazı incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istem reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/04/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.