Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10133 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 29228 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : Antalya 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/11/2009NUMARASI : 2009/829-2009/1117Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu vekili usulsüz tebligat şikayetinde bulunarak, tebliğ mazbatasında şirket yetkililerinin nerede olduğunun araştırılmadığını, muhtar yerine sekreterine tebligatın yapıldığını, bu nedenle 10.7.2009 tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesini istemiş,mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir.Tüzel kişilere yapılacak tebligatlarda Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde belirtilen araştırma yapılmaz. Ancak, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 20. maddesinde tebligat yapılacak şirketin yetkilisinin hazır olmaması durumunda, tebligatın şirketin başka bir görevlisine imza karşılığı bırakılabileceği, imzadan imtina halinde keyfiyetin şerh düşülmesi gerektiği ve bu durumda tebligatın aynı yasanın 21.ci maddesine göre yapılacağı belirtilmiştir. Tebligat Kanununun 21. maddesinde ise tebliğ olunacak evrakın o yerin muhtar, ihtiyar heyeti azası veya zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde bırakılması gerektiği düzenlemiştir.Somut olayda, borçlu şirket personeli Ü. Ş.’in tebligat mazbatasında imzası olmadığı gibi, imzadan imtina ettiği hususunda bir şerh de mevcut değildir. Ayrıca, tebliğ zarfının muhtar yerine burada oturan ve ne sıfatla orada bulunduğu anlaşılamayan ve ismi açıklanmayan bayana bırakıldığı, muhtar yerine posta görevlisi tarafından mühür ve imzanın basıldığı, tanık beyanları ve tebligat zarfından anlaşılmaktadır.Şirket personelinin imzasının alınmaması veya imzadan imtina nedeninin belirtilmemesi, muhtar yerine burada bulunan ve ihtiyar heyeti azası olmayan kişiye tebliğ zarfının teslimi ve mühür ile imzasının bizzat ilgilisi tarafından atılmaması, 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 20. ve 21. maddelerine aykırı olup yapılan tebliğ de usulsüzdür. O halde mahkemece şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.