MAHKEMESİ: Elbistan Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ: 06/11/2012NUMARASI: 2012/304-2012/1013Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Davacı Elbistan Satış Memurluğu'nun 2011/12 satış dosyasında yapılan ihalede kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, ortaklığın giderilmesine ilişkin kararın kesinleştirilmesinin usulsüz yapıldığını ve ilanların usule uygun yapılmadığından bahisle ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda tebligatların muhtar eliyle tebligat yapıldığını, ihalenin yasal mevzuata uygun olarak yapıldığından bahisle istemin reddine karar vermiştir. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41 ve HMK.nun 73, 81, 82, 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Öte yandan Tebligat Kanunu'nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, buna tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisi ne imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve Hakimin denetimini sağlayacaktır.21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı) Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın tevziat saatlerinde bulunmadığı sebebiyle mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 nolu formülün kapısına yapıştırılarak komşusu S.... K....’a haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmüştür. Somut olayda, davacıya yapılan satış ilanı tebligatı, adresin kapalı olduğundan komşu isim vermedi, sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü/imzalı beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı TK. 21.madde gereği muhtar D.... D...'a teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşuya haber verildiği yazılmıştır. Satışa esas alınan Elbistan Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ortaklığın giderilmesine ilişkin 2010/356 esas sayılı dosyasında şikayetçinin vekili olup ona tebligat yapılması gerekirken asile satış ilanının tebliğ edilmesi usulsüz olduğu gibi davacıya yapılan satış ilanı tebligatı da yukarıda açıklandığı üzere usulsüzdür. Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden ve muhatabın nerede olduğunu sorduğu komşusunun isminin ve imzasını almadan tebligatı muhtara teslim etmiş olup bu haliyle de tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür.Bu durumda mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken tebligatların usule uygun olduğundan bahisle reddi isabetsizdir.SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.