Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9890 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24875 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Sanığın her iki suçtan ayrı ayrı mahkumiyetine 1-Sanık müdafiinin "resmi belgede sahtecilik" suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın eylemine uyan ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nun 342/1. maddesinde 2 yıldan 8 yıla, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun 204/1. maddesinde ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına öngörülmesi karşısında, sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi durumunda, her iki yasada anılan suç için öngörülen cezaların üst sınırları dikkate alındığında, 765 sayılı TCK'nun 342/1. maddesi ile temel cezanın, 5237 sayılı TCK'nun 204/1. maddesine göre belirlenecek temel cezadan daha fazla olması gerektiği gözetilmeden her iki kanuna göre de temel cezanın 3 yıl olarak belirlenmesi, keza 765 sayılı Yasa lehe kabul edilip uygulama yapıldığına göre, birden fazla çekte sahtecilik yaptığı belirlenen sanık hakkında aynı Yasanan 80. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca mahkemece 765 ve 5237 sayılı Yasa hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmuş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin; eksik inceleme sonucu karar verildiğine, sanığın yüklenen suçu işlemediğine, zamanaşımının gerçekleştiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2-Sanık müdafiinin, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarına gelince;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.