Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9554 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5448 - Esas Yıl 2005





Resmi Evrakta Sahtecilik, Dolandırıcılık, Sahte Hüviyet Cüzdanı Oluşturmak ve Kullanmak suçlarından sanıklar Y……. ve E…….'un yapılan yargılamaları sonunda: Resmi evrakta sahtecilik suçlarından beraatlerine, diğer suçlardan mahkumiyetlerine dair UŞAK Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 08.04.2004 gün ve 2002/344 Esas, 2004/91 Karar sayılı hükmün, süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının onama ve bozma isteyen 28.06.2005 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü; 1-)Kamu güveni aleyhine karşı işlenen suçlardan olan resmi evrakta sahtecilik suçunun oluşması için belgenin sahte olarak düzenlemesi yeterli olduğundan, çalıntı olup gerçek plakası 34 …… 3758 olan ford transit marka aracın, 34 …… 7052 sahte plaka ile sanık E…… 'un eşi H…….. adına oluşturulan sahte araç tescil belgesine dayanılarak, H……..'nin Salihli 2.noterliğinden verdiği içerik itibariyle sahte olan vekaletnameye göre Uşak 3. noterliğinde düzenlenen 02.10.2002 gün ve 17847 yevmiye numaralı "satış senedi" ile katılana satışını yapan sanıkların üzerlerine yüklenen zincirleme biçimde sahte resmi evrak düzenlemek suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, katılan adına tescil işlemlerinin yapılması için trafik tescil müdürlüğüne ibraz edildiğinde, aracın trafik kaydına göre gerçek plaka sahibinin anlaşıldığından hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığından bahisle yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi yasaya aykırı,2-)Adli emanette bulunduğu anlaşılan sahte nüfus cüzdanının denetime olanak tanıyacak şekilde dosya içersine alınmaması,3-)Suça konu aracı, sanık E…….'un eşi H…….. adına oluşturulan sahte araç tescil belgesi ve buna dayanılarak alınan vekaletname ile katılana satan sanıkların eyleminin, Trafik Tescil Müdürlüklerince düzenlenip, araç sahiplerine verilen belgenin katılan üzerinde oluşturduğu güven nedeniyle dolandırıcılık suçunun, kamu kurumunun vasıta kılınarak işlenmiş olup olmadığı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı ve hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 Sayılı Kanunla değişik 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca; anılan Kanunlar değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.