MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Sahte fatura düzenlemek HÜKÜM : 213 sayılı Yasanın 359/b-1 ve 765 sayılı TCK'nun 80. maddeleri gereğince 21 ay hapis cezası ve 5237 sayılı Yasanın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine (üç kez) I- Sanık hakkında “2003 ve 2004 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçundan kurulan hükümlere yönelik sanığın temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “2003 ve 2004 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarının yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçların işlendiği tarihten, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış; sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında anılan takvim yıllarındaki suçlardan açılan kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, II- Sanık hakkında “2005 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kurulan hükme yönelik sanığın temyiz itirazlarına gelince; Düzenlenen son fatura tarihine göre suç tarihinin 07.11.2005 tarihinde son bulduğu belirlenerek yapılan incelemede;Sanık hakkında ortağı olduğu şirket adına diğer sanık ile fikir ve eylem birliği içerisinde sahte fatura düzenlediği iddiasıyla sahte fatura düzenlemek suçundan cezalandırılması talebiyle açılan davada, sanığın aşamalardaki savunmalarında şirketle ilgisi bulunmadığı, isim benzerliği nedeniyle hakkında dava açılmış olabileceğini söylemesi, yargılama aşamasında “09.01.1998 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi” ndeki sanık adına atılı imzanın aidiyetine ilişkin alınan bilirkişi raporunda, belgedeki imzanın sanığa ait olmadığının belirtilmesi, yine bu sözleşmede yer alan kimlik bilgileri ile sanığın bilgilerinin uyuşmaması, vergi suçu/tekniği raporlarında şirket ortağı ...'nun açık kimlik bilgilerine ulaşılamadığının belirtilmesi, soruşturma aşamasında sorulduğunda vergi dairesince; şirketin tarh dosyasında ...'nun açık kimlik bilgilerinin bulunmadığı ancak VEDOP üzerindeki bilgilerin gönderilmesi üzerine bu bilgilere göre sanık hakkında dava açılmış olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın savunmasının ve bunu destekleyen delillerin aksine yüklenen suçtan cezalandırılmasını gerektirir kanıt bulunmadığı gözetilmeden anılan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,Kabule göre de; 2- Dosya kapsamına göre, yüklenen suç tarihinin en son 07.11.2005 olduğu, bu itibarla bu tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK hükümlerinin tatbiki gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde suç tarihinde yürürlükte bulunmayan 765 sayılı TCK hükümlerine göre uygulama yapılması,3- 765 sayılı TCK hükümlerinin tatbiki ile uygulama yapıldığı halde, verilen cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmemesine ilişkin kısımda 5237 sayılı TCK'nun 50. maddesinden bahsedilmek ve ertelemenin 5237 sayılı TCK'nun 51. maddesi uygulanmak suretiyle karma şekilde yapılması, 4- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.06.2008 gün 2008/7-133-162 sayılı kararında açıklandığı üzere, koşullu bir düşme nedeni oluşturan "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" müessesesinin objektif koşulların varlığı halinde, CMK'nun 231/7. maddesi uyarınca diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re'sen mahkemece değerlendirilmesi gerektiği cihetle, sabıkasız sanık hakkında suçtan kaynaklanan zararın giderilip giderilmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, "atılı suçun niteliği, hak ve nesafete uymaması gözönüne alınarak keza, verilen hapis cezası ertelendiğinden ve bu nedenle yasal imkan bulunmadığından ve ayrıca takdiren" denilmek suretiyle yasal ve yeterli gerekçe olmadan yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, "2005 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçu yönünden aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.