T.C. YARGITAY 11. Ceza DairesiEsas No : 2012/26682 Karar No : 2014/8816 YTebliğname No : 11 - 2010/1322221) 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi doktrinde "fikri sahtecilik" olarak adlandırılan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma" suçunun oluşabilmesi için, kişinin (sanığın) açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaata göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece kişinin (sanığın) beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise bu maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, 18.04.2009 günü yapılan motorlu taşıtlar sürücü kursu sınavına sanık M.'nin girmesi gerekirken, nüfus cüzdanı ve sınav giriş belgesini kardeşi 'ye vererek onu azmettirmesi sonucunda sanık yerine İ.'nin sanığın nüfus cüzdanını ve sınav giriş belgesini kullanarak sınava girdiği, salon görevlisi tarafından kimlik kontrolü sırasında nüfus cüzdanı ve sınav giriş belgesindeki fotoğrafın sanığa ait olmaması nedeniyle durumun fark edildiği, sanığın kolluk görevlilerine teslimi sonucunda düzenlenen tutanağın sınava girmek isteyen kişinin beyanının doğruluğunu ispat eden bir belge niteliğinde olmaması nedeniyle eylemin Kabahatler Kanununun 40. maddesine uygun bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması, 2) Kabule göre de; sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazda duraksamaya, karışıklığa neden olacak ve infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,3) 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerinde yer alan hak yoksunluklarının hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar, (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.