Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 87 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18509 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği, nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : Her iki suçtan mahkumiyetI- Sanığın hakkında “resmi belgede sahtecilik" sıçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde;Temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi halinde, 765 sayılı TCK'nun 342/1 ve 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddelerinde öngörülen cezaların alt sınırlarının eşit olduğu ancak sanığın adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkasının bulunması nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 342/1, 81/1. maddeleri ile yapılacak uygulamanın sanık aleyhine olacağı anlaşıldığından, mahkemenin 5237 sayılı TCK'nun lehe kabulü sonucu itibariyle doğru olduğundan lehe Yasanın belirlenmesi sırasında 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca uygulamalı karşılaştırma yapılmaması sonuca etkili bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı bir sebebin bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, 5271 sayılı CMK'nun 231/5. maddesinin uygulanmama gerekçesi gösterilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın suçun unsurlarının oluşmadığına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,II- Sanığın hakkında “nitelikli dolandırıcılık" suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarına gelince;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü uyarınca; sanığa yüklenen "nitelikli dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkında anılan suçtan açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 07.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.