Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8162 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24805 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : 1- 5237 sayılı TCK'nun 157/1, 52. maddeleri uyarınca 1'er yıl hapis ve 16.000,00 TL hapis cezası, 2- 5237 sayılı TCK'nun 204/1, 204/3. maddeleri uyarınca 3'er yıl hapis cezası 1- Sanıklar müdafilerinin, "dolandırıcılık" suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen "dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 21.02.2005 tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında "dolandırıcılık" suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK??nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,2- Sanıklar müdafilerinin, "resmi belgede sahtecilik" suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelen temyiz itirazlarına gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:Suça konu bononun, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli resmi belgelerden olmadığı da gözetilerek, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinde yer alan “lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir" hükmü karşısında, sanıkların eylemine uyan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nun 342/1 ve suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun 204/1 ve 53. maddeleri arasında lehe yasanın tespiti amacıyla uygulamalı karşılaştırılma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, somut uygulamalı karşılaştırma yapılmadan 5237 sayılı TCK hükümlerinin lehe olduğundan bahisle, olayda uygulama yeri olmadığı halde, aynı Yasanın 204/3. Maddesinin de tatbik edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.