Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8151 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23502 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 4 - 2008/189747MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/06/2008NUMARASI : 2008/236 (E) ve 2008/611 (K)SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak 22.02.2008 tarihli iddianame ile işlediği ileri sürülen uyuşturucu madde ticareti suçundan aranan sanığın yakalanmamak amacıyla amcasının oğlu M.. H..'ın adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını kullandığı iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan TCK.nun 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle açılmış kamu davasıyla ilgili mahkemesince bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.Yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-TCK'nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi işlemediği bir suçun faili olarak göstermesi gerekeceği kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde ise, TCK’nun 206. maddesinin uygulanacağı, resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da, kamu görevlisinin kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verileceği cihetle; somut olayda uyuşturucu madde ticareti suçundan aranan sanığın kendi kimlik bilgileriyle yakalanması amacıyla arama kararına istinaden tespit edilen adresine gidildiği, bu sırada adresten çıkan sanığa kimlik bilgilerinin sorulduğu, sanığın bir yakını olan M.. H.. adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını görevlilere ibraz ettiği ve akabinde görevlilerle birlikte arama kararının icra edilmesi için sanığın oturduğu daireye gidildiği, yüzüne karşı arama kararının okunduğu esnada gerçek kimlik bilgilerini açıklaması nedeniyle yakalama ve olay tutanakları ile tüm tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiği, sanığın yalan beyanı üzerine düzenlenmiş bir tutanak olmadığı gibi, gerçek kişi olan M.. H..'ın kimliğini kullanarak kendini suçsuz, kimlik bilgilerini kullandığı kişiyi işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşıldığından TCK'nun 268 ve 206. maddelerinde belirtilen suçların Yasal unsurları itibariyle oluşmadığı ancak; sanığın kimliğinin sorulması üzerine gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle gerçekleşen eyleminin Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasına uygun bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Kabule göre de;a-Sanığın, 14.02.2008 tarihinde yakalanmasına müteakip evinde yapılan arama sırasında pişmanlık göstererek gerçek kimliğini açıkladığı halde TCK’nun 269/2. maddesi gereğince cezasından indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,b-Sanık hakkında hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olan 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrasında yazılı hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.