Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8035 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23517 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2009/293066MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/07/2009NUMARASI : 2007/190 (E) ve 2009/513 (K)SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve iftira I-Sanık hakkında “dolandırıcılık” suçu nedeniyle kurulan hükmün temyiz incelemesinde; Sanığın sorgusunun yapıldığı tarihte adli sicil kaydı da okunarak diyeceklerinin sorulması karşısında; tebliğnamedeki ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nun 58. maddesinin uygulanmasına ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: 1-Mahkemenin birleşen 19.06.2007 gün, 2007/137-306 E/K sayılı dava dosyası dayanağı 09.03.2007 tarihli iddianame ile sanık hakkında aynı eyleme ilişkin hırsızlık nitelendirilmesi ile açılan kamu davası karşısında, 04.04.2007 tarihli iddianame ile açılan işbu davanın söz konusu eyleme ilişkin mükerrer dava niteliği taşıdığının gözetilmemesi ve birleşen dava dosyasına ilişkin hüküm kurulmaması, Kabule göre de; 2-Katılana kendisini oğlunun arkadaşı Faruk olarak tanıtarak, geceyi katılanın evinde geçiren sanığın, ertesi gün katılandan 57 kg zeytinyağı almak ??zere anlaştığı, katılana ait bidon içerisindeki zeytinyağını bidon alıp boşaltmak ve bankadan para çekip bedelini ödemek üzere birlikte Kemer İlçesine gidip bidonları tanık H.. A..’ın dükkanının önüne bıraktıkları, katılanın başka işlerini halletmek, sanığın da bidon alacağını, bankadan para çekeceğini söyleyerek dükkan önünden ayrıldıktan bir müddet sonra sanığın geri dönerek dükkan önündeki yağ bidonlarını minibüse yükleyip götürmekten ibaret eyleminin, hileli hareketlerle şikayetçinin iradesi fesata uğratılıp malların teslimi sağlanmadığından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı ve eylemin açıktan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, 3-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.06.2013 gün 2013/8-151/304 sayılı ilamında açıklandığı üzere, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği gözetilmeden, adli sicil kaydında bulunan birden fazla ilamın tekerrür uygulamasına esas alınması, II-Sanık hakkında “sahtecilik” ve “iftira” suçları nedeniyle kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; 1- 27.02.2007 tarihli olaydan sonra 05.03.2007 günü yakalanarak jandarmaya teslim edilen sanığın, kimliği sorulduğunda, suça konu Ercan Gedik adına düzenlenmiş kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını ibraz ettiği, fotoğraf üzerinde T.C ibaresi yazılı soğuk mühür izinin bulunmadığının, nüfus cüzdanının sahte olduğunun ilk bakışta kolaylıkla anlaşılması üzerine gerçek kimlik bilgilerini beyan etmesi istenince sanığın gerçek kimliğini beyan ettiği, ayrıca yapılan basit üst aramasında aynı şekilde yine sanığın fotoğrafı yapıştırılmış Mustafa Onur adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesinin ele geçirildiğinin tutanakta belirtilmesi, Jandarma Bölge Kriminal Laboratuvarınca düzenlenen ekspertiz raporunda, suça konu nüfus cüzdanının arka yüzünde soğuk damga izi bulunmasına rağmen, ön yüzdeki fotoğraf üzerinde soğuk damga izinin bulunmadığı, fotoğraf kenarlarında taşmış yapıştırıcı izlerinin bulunduğu, sürücü belgesinde de, fotoğraf bölümünün kenarlarında deformasyon olduğu, belge üzerinde bulunan soğuk mühür izinin fotoğraf üzerinde bulunmadığı, bu tespitler doğrultusunda nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinde bulunan orijinal fotoğrafların kesilip çıkartılarak mevcut fotoğraf yapıştırılmak ve yapılan tahrifatı gizlemek amacıyla belgelerin ikinci bir lamine ile kaplandığının tespit edilmesi, belgelerin iğfal kabiliyeti bulunduğuna dair kanaat belirten bilirkişi raporunda dahi aynı hususların tespit edilmesi karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri mahkemeye ait olduğu cihetle, emanette kayıtlı nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi getirtilip incelenmek suretiyle gözlemde bulunulmadan, aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğu da karar yerinde açıklanıp tartışılmadan ve denetime olanak verecek şekilde belge asılları dosya içinde bulundurulmadan eksik inceleme ile yetinilerek sahtecilik suçu nedeniyle yazılı şekilde karar verilmesi, 2- TCK'nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, gerçekte var olan başka bir şahsa ait kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, somut olayda, suç işlediği iddiasıyla jandarmaya teslim edilen sanığın, kolluk görevlilerine E.. G.. adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz etmekle birlikte nüfus cüzdanındaki sahteciliğin ilk bakışta kolaylıkla hemen anlaşılması nedeniyle sanıktan gerçek kimlik bilgilerini bildirmesinin istenmesi üzerine henüz herhangi bir tutanak tanzim edilmeden, gerçek kimliğini görevlilere açıklaması karşısında; kimlik bilgileri kullanılan şahısla ilgili olarak hırsızlık suçu nedeniyle herhangi bir soruşturmaya başlanmadığı gibi TCK'nun 268. maddesinde belirtilen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunda, her ne kadar anılan suç neticesi harekete bitişik bir suç ise de; sanığın suçun maddi unsuru hareketi oluşturan ve gerçek bir şahıs olup olmadığı da anlaşılamayan E.. G.. isimli kişi adına düzenlenmiş ancak ibraz edildiğinde ilk bakışta sahte olduğu açıkça belli olan nüfus cüzdanını ibraz etmek şeklindeki fiilinde, bu hareketin maddede belirtilen sonucu almaya elverişli bulunmaması nedeniyle yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı, E.. G.. adına düzenlenmiş bir tutanak bulunmaması nedeniyle eylemin TCK'nun 206/1. maddesinde tanımlanan suça da uygun bulunmayıp 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen kimliği hakkında gerçeği söylememek kabahatini oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, 3-Olay tarihinde sanığın gerçek kimliği anlaşıldıktan sonra üzerinde yapılan aramada M.. O.. adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesinin ele geçirildiği, sanığın M.. O..’a yönelik soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektirecek bir suç isnadında bulunmadığı gibi M.. O..’a yönelik TCK'nun 268. maddesindeki suçu işlediği iddiasıyla açılan bir kamu davası da bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de; 4- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.06.2013 gün 2013/8-151/304 sayılı ilamında açıklandığı üzere, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği gözetilmeden, adli sicil kaydında bulunan birden fazla ilamın tekerrür uygulamasına esas alınması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 24.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.