Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7919 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24157 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : 5237 sayılı TCK.nun 204/1, 43/1, 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis, 765 sayılı TCK.nun 503/1, 522, 59/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 22500 TL adli para cezasıI- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği en aleyhe 06.09.2004 tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, II- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde ise;Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.06.2010 gün ve 98/143 sayılı kararı ile Dairemizin benzer bir çok kararında açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK.nun 43/1. maddesinde 765 sayılı Yasanın 80. maddesinden farklı olarak “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmadığı, bu itibarla atılı suça konu senetlerin katılana aynı anda verilmesi ve belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğine dair bir delil de bulunmayıp fiilin aynı anda işlendiğinin kabul edilmesinin gerekmesi nedeniyle, somut olayda, 765 sayılı Yasanın aksine 5237 sayılı Yasanın zincirleme suça ilişkin hükmünün uygulanamayacağı ancak birden çok sahte belge düzenlenmesi olgusunun 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilip buna göre kararın gerekçe bölümünde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan ceza tayin edildiği halde cezaların kanundaki üst sınırları gerekçe gösterilerek 5237 sayılı TCK.nun lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.