MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Sanıkların ayrı ayrı mahkumiyetlerine I- Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Sanıkların fikir ve irade birliği içinde, katılana ait sahte nüfus cüzdanı çıkararak, bu nüfus cüzdanı ile sanık ...'nin katılan adına hareket ederek diğer sanık ...'ye Noterden düzenleme şeklinde sahte vekaletname verdiği, sanık ...'nün de sahte vekaletname ile katılana ait taşınmazı Tapu Sicil Müdürlüğünde üçüncü bir şahsa sattığı iddia ve kabul olunması karşısında, haklarında zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanmaması isabetsizliği karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Hükmolunan ceza miktarı itibariyle 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi olanağı bulunmayan deliller karar yerinde incelenip yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezanın nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca mahkemece 765 ve 5237 sayılı Yasa hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenerek sonucuna göre karar verilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, II- Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen "dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 18.02.2005 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca istem gibi DÜŞÜRÜLMESİNE, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.