Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7010 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22989 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : Mahkumiyet1- Sanık ... hakkında ''resmi belgede sahtecilik" suçundan kurulan hükme yönelik müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Gerekçeli karar başlığına yanlış yazılan suç tarihinin katılana ait 31 B 0518 plakalı aracın 02.09.2004 tarihli sahte vekaletnameye istinaden ...'ya satışının yapılarak trafiğe tescil edildiği 01.10.2004 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüş, sanığın sahte vekaletname ile araç satışı yapmaktan ibaret eyleminin, vekaletnamenin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması sebebiyle 765 sayılı TCK.nun 342/2, 80. (5237 sayılı TCK.nun 204/1-3, 43/1.) maddelerindeki suçu oluşturacağının ve lehe yasa tespitinin bu düzenlemeler dikkate alınarak yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, kararın gerekçe bölümünde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaylara uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın tespiti gerekirken, bu ilkelere uyulmadan ve mahkemenin takdiri uygulaması ile alt sınırdan ceza tayini de dikkate al??ndığında, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nun 342/1. maddesi ile suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun 204/1. maddesine göre ceza tayin edildiğinde, sonuç cezalar eşit olmasına karşın, 5237 sayılı TCK'nun uygulanması durumunda aynı Yasanın 53. maddesinde gösterilen hak yoksunluklarının da tatbiki gerekeceği ve 647 sayılı Yasanın 6 ile 765 sayılı TCK.nun 95/2. maddeleri uyarınca deneme süresi içerisinde suç işlenmemesi halinde "cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyetin esasen vaki olmamış sayılacağı" nazara alındığında 5237 sayılı TCK'nun aleyhe olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizlikleri aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı bir sebebin bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, CMK.nun 231. maddesinin uygulanmama gerekçesi gösterilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştirilen hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2- Sanıklar ... ve ... hakkında ''dolandırıcılık" suçundan kurulan hükümlere yönelik müdafiilerinin temyiz itirazlarının incelemesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen "dolandırıcılık '' suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.