MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : SahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetKamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda; mahkumiyetine ilişkin ...Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.04.2009 tarihli hükmün Dairemizin 16.09.2013 gün ve 2011/11428 Esas-2013/12992 sayılı onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.12.2015 gün ve KD-2015/421497 sayılı yazı ile 6352 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca itiraz edilmekle Dairemize gönderilen dosya incelendi: İtiraz nedenlerinin yerinde olduğu anlaşılmakla, itirazın kabulüne, Dairemizin 16.09.2013 gün ve 2011/11428 Esas-2013/12992 Karar sayılı “Onama” kararının kaldırılmasına karar verilip gereği görüşüldü:Suç tarihinde...Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi olarak görev yapmakta olan sanığa yüklenen eylemlerin "görevi kötüye kullanmak" suçu kapsamında kaldığı, değişen suç vasfı nedeniyle sanığa yüklenen suçun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 12.06.2004 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 27.01.2016 gününde üye ...'ın karşı oyu ile ve oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OYDosyanın incelenmesinde;... Başmüfettişi ve Müfettişi tarafından,31/05/2005 günlü soruşturma iznine istinaden ... eski (halen ...) hakimi ... sicil no'lu ... hakkında 25/05/2004 tarihinden itibaren 20 gün raporla ayrıldığı ...'daki görevinden (istirahat süresi bitmeden)... hakimliğine atandığı adli yargı kararnamesinin yayınlandığı 08/06/2004 günü dönmesini müteakip;... Genel Müdürlüğü vekilince "Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Acele El Koyma" istemiyle Asliye (hukuk) mahkemesine açtığı 923 davanın keşiflerini yasada öngörülen prosedüre uygun biçimde ve sağlıklı olarak icra etmediği halde, 10-12/06/2004 tarihlerinde (2,5) günde usulünce icra edilmiş gibi keşif tutanakları düzenleyerek ücretlerini almak suretiyle menfaat sağladığı hususlarına yönelik yapılan soruşturmada;Hakim...'ın, 12/07/2001 tarihinde başladığı (08/06/2004 tarihli adli yargı kararnamesi ile ... hakimliğine atanmakla 18/06/2004 tarihinden itibaren geçici yetki ile çalıştığı)...'daki görevinden ayrıldığı 02/07/2004 tarihine kadar müstemirren Asliye Hukuk mahkemesinin dava ve işlerine baktığı,... Genel Müdürlüğü vekili tarafından... Asliye Hukuk mahkemesine 09/06/2004 tarihinde İlçeden geçecek boru hattı nedeniyle (Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Acele El Koyma) istemiyle 923 dava açıldığı ve bunları 25/06/2004 tarihinde karara bağladığı, Bahse konu davaların; Hakim...'ın 25/05/2004 tarihinden itibaren 20 gün raporla ayrıldığı...'daki görevine (istirahat süresi bitmeden ... hakimliğine atandığı adli yargı kararnamesinin yayınlandığı 08/06/2004 günü) dönmesini müteakip açıldığı, keşiflerin de 10/06/2004-12/06/2004 tarihlerinde (2,5 gün) içerisinde adı geçen hakim tarafından yapıldığı,İlgili dosyalar ile tahsilat ve reddiyat makbuzları incelendiğinde; 10/06/2004 günlü keşiflerin, ... ve mahallerinde, 11/06/2004 günlü keşiflerin, ...kasaba ve köylerinde,12/06/2004 günlü keşiflerin ... köylerinde, İcra edildiği,Bahse konu dosyalar için (keşif avansı ve tebligat geliri olarak) mahkeme veznesine 148.740.500.000 TL yatırıldığı, bu paranın 12.460.500.000TL'sinin Hakim...'a reddolunduğu ve ayrıca "Banka Yol Tazminatları Hesabına yatırılan paranın da haziran ayı dağıtımına yansıtıldığı",Belirlenerek,Tanıkların beyanlarına başvurulduğu, dosyalar ile kayıtların incelendiği, İlgilisinin savunmasının alınarak tüm delillerin toplandığı, İlgili hakkında, görevi kötüye kullanma ve/veya sahtecilik suçlarının mevzubahis olduğu tespit edilmekle, soruşturma maddesindeki husus doğru bulunduğundan... eski (halen ... hakimi)... hakkında kovuşturma yapılması ve disiplin cezası uygulanması gerektiği mütalaasıyla 14/06/2005 günlü soruşturma raporu düzenlendiği,Görülmüştür....Müdürlüğünce;... eski (halen ...) hakimi...'ın 25/05/2004 tarihinden itibaren 20 gün raporla ayrıldığı...'daki görevine (istirahat süresi bitmeden, ... hakimliğine atandığı Adli Yargı Kararnamesinin yayımlandığı) 08/06/2004 günü dönmesini müteakip; ... Genel Müdürlüğü vekilinin 'Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Acele El Koyma' istemiyle... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 923 adet davanın keşiflerini, davanın tarafları ve bilirkişiler ile birlikte taşınmazın bulunduğu yere gitmeden "Dava konusu taşınmazı ve irtifak hakkı tesisi düşünülen yeri mahallinde gördük, dosya içerisinde bulunan kayıtları zemine uyguladık, bu yere uygun olduğunu belirledik, üzerindeki muhdesat durumunu da gördük, gerekli inceleme ve araştırma ile notlarımızı aldık, ölçümlerimizi yaptık' şeklinde tutanak düzenlediği gibi, bir kısım evraka ait imzaları... Adliyesinde sonradan tamamladığı, Yasada öngörülen prosedüre uygun şekilde icra etmediği 10/06/2004 tarihinde... Asliye (Hukuk) Mahkemesinin 34 adet, İcra (Hukuk) Mahkemesinin 1 ve 3, İcra (Ceza) Mahkemesinin 13 adet dosyasının duruşmalarını da icra ettiği halde 10-12/06/2004 tarihlerinde (2,5 gün) 923 adet keşfi usulünde icra etmiş gibi keşif tutanakları düzenleyerek ücretlerini almak suretiyle menfaat sağladığı hususlarına ilişkin iddianın kovuşturma yapılmasını gerektirecek mahiyet ve ağırlıkta görüldüğü kanaat ve sonucuna varılması nedeniyle... eski (halen ...) hakimi... hakkındaki iddiadan dolayı kovuşturma yapılması gerekli görüldüğünden, iddianame düzenlenerek birlikte... Ağır Ceza Mahkemesine verilmek üzere soruşturma evrakını 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının 89. maddesi uyarınca O yer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Düşünce Yazısı ile evrak,... Bakanı'nın 26.07.2005 günlü 'OLUR'u ile ...Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdi edilmiştir....Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına yazılan 05/05/2005 gün, 2005/35545 Hazırlık, 2005/1094 Esas, 2005/119 no'lu iddianame ile sanık ..... hakkında, ... Müdürlüğünce düzenlenen ... Bakanı'nın 26.07.2005 günlü 'OLUR'unu havi Düşünce Yazısında değinilen yukarıda belirtilen iddialara dayalı olarak eylemine uyan TCK'nun 250/2. maddesi gereğince 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının 89. maddesi uyarınca son tahkikatın... Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.... Ağır Ceza Mahkemesi dosya üzerinden yaptığı inceleme sonrası oy birliği ile, 15/09/2005 gün 2005/278 Esas – 2005/268 Karar sayılı kararı ile, sanığın, eylemine uyan 5237 sayılı TCK 204/2, 43-1, 58/1. maddeleri gereğince cezalandırılması için 2802 sayılı Yasanın 90-2. maddesi gereğince son soruşturmanın... Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar vermiştir.... Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/92 esasına kaydı ile yapılan yargılama sonrası, suça konu keşfi yapılan dosyaların 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 27. maddesine göre açılmış acele kamulaştırma davasına konu dosyalar olduğu, idarenin talebi üzerine mahkemece 7 gün içerisinde kamulaştırılan taşınmazın değerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 11 ve 12 maddelerindeki usule göre belirleneceği, Yasadaki 7 günlük sürenin son sınır olup geçilmemesi gerektiği, dava konusu taşınmazların tamamının tapulu oluşu nazara alındığında, köy muhtarının keşif esnasında dinlenilmesinin taşınmazın değerinin tespiti yönünde elzem bir durum olmadığı gibi neticeye etkili de olmadığı, suça konu dava dosyalarında keşfe katılmadığı halde katılmış gibi beyanları alınarak imzaları daha sonra adliye tamamlattırılan mahalli bilirkişiler... köyü muhtarı...mahallesi muhtarı... mahallesi muhtarı ...köyü muhtarı ... köyü muhtarı ...'nun beyanlarının keşfin doğruluğu açısından bir etkisinin olmadığı resmi evrakta sahtecilik suçunun oluşmayacağı, sanığın Yasada öngörülen prosedüre uygun bir biçimde ve sağlıklı olarak keşifleri icra etmemesini bir kısım evraka ait imzaları... adliyesinde sonradan tamamlanmasının görevi kötüye kullanmak suçu kapsamında kaldığı, maddi bir zararın oluşmadığı, eylemin bir bütün olarak değerlendirilmesinde sanığın Yasanın koyduğu yöntem ve biçimlere uymayarak keşifleri icra etmediği, taşınmazların değerinin tespiti açısından keşfe katılması gerekli olmayan ve keşifte alınan beyanları değerin belirlenmesine etki etmeyen kişileri keşfe katılmış gibi göstererek keşif tutanağı düzenlemekten ibaret eylemin görevini kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu gerekçesiyle 15/05/2006 gün, 2005/92 esas, 2006/40 sayılı karar ile suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve sanık yararına olan 765 sayılı TCK'nun 240/2, 80, 59, 647 sayılı Yasanın 4, TCK'nun 72, maddeleri uyarınca neticeten 2.352 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına 647 sayılı Yasanın 6. maddesine göre cezanın ertelenmesine dair verdiği karar, Cumhuriyet savcısı tarafından sanığın eyleminin 765 sayılı Yasanın 339, 80. maddelerine mümas memurun sahteciliği suçunu oluşturduğundan bahisle sanık aleyhine, ayrıca sanık ve müdafii tarafından da beraat kararı verilmesi gerektiğinden sözedilerek sanık yararına temyiz edilmiştir.Temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen 11/09/2006 günlü tebliğname ile, '... Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi olarak görev yapan sanık ... Yamanarslan'ın 20 gün süreyle raporlu olduğu ve görevde bulunmadığı sırada ... Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma talebiyle Asliye Hukuk Mahkemesine 923 adet dava açıldığı ve sanık hakim...'ın raporunu yarıda keserek göreve başladığı ve açılan davalara ilişkin 923 adet keşif kararı alarak 10.06.2004-12/06/2004 tarihleri arasında bir kısım keşif mahalline gidilmediği halde gitmiş gibi gösterilmek suretiyle gerçeğe aykırı sahte belge düzenlediği, mahalli bilirkişi olan köy muhtarlarının keşif mahallinde hazır olmadığı halde düzenlenen tutanaklarda yer aldığı, mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazı mahallinde gördüm, ilgili şahsa aittir. Arazide şu ürünler ekilmektedir' şeklinde beyanlarının alındığı ve mahkeme kaleminde kendilerine imzalattırıldığı ve sonucunda keşfe ilişkin tutanaklara dayanılarak haksız biçimde keşif ücreti tahakkuk ettirilmek şeklinde gerçekleşen eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün BOZULMASI talep edilmiştir. Karar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nce 02/03/2009 gün, 2006/5707 Esas, 2009/1853 Karar sayı ile hükümden sonra 08/02/2008 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728 sayılı 5632 maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231 ve TCK'nın 7/2. maddeleri uyarınca sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğundan bahisle sair yönleri incelenmeyerek oybirliği ile bozulmuştur.Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda... Ağır Ceza Mahkemesi 15.04.2009 gün ve 2009/31 Esas 2009/30 sayılı karar ile, ''... Asliye hukuk mahkemesi hakimi olarak görev yapan sanığın, 25.05.2004 tarihinden itibaren 20 gün süreli rapor aldığı, rapor süresi içerisinde 08.06.2004 tarihinde yayımlanan Adli Yargı Kararnamesi ile ... Hakimliğine atandığı, sanığın rapor süresi dolmadan göreve başlayarak ... Genel Müdürlüğü vekilinin 'Kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma' istemiyle... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 923 adet davanın keşiflerini, davanın tarafları ve bilirkişiler ile birlikte taşınmazın bulunduğu yere bir kısmının giderek bir kısmının da gitmeyerek keşif zabıtlarının düzenlendiği, keşif zabıtlarında "Dava konusu taşınmazın ve irtifak hakkı tesisi düşünülen yeri mahallinde gördük, dosya içerisinde bulunan kayıtları zemine uyguladık, bu yere uygun olduğunu belirledik, üzerindeki muhdesat durumunu da gördük, gerekli inceleme ve araştırma ile notlarımızı aldık, ölçümlerimizi yaptık" şeklinde beyanların yer aldığı ve sanık ile çıkar çatışması olması ihtimali olmayan muhtar ve mahalli bilirkişi olarak görev yapan tanıklar...'ın beyanlarına ve bu beyanları doğrulayan katipler ...., bilirkişiler....'ın beyanlarına itibar edilerek hayatın doğal akışına aykırı olarak 923 adet keşfin 2.5 günde yapılamayacağı dikkate alınarak sanığın üzerine atılı gerçek olmayan durum ve beyanları gerçek gibi göstererek keşif mahallerine gitmeden keşif zabıtlarını düzenlettirdiği mahkememizce sabit kabul edilmiştir. Şekil bakımından sahtelik yoksada özünde, fikrinde belgenin içeriğinde tespit edilen hususlarda gerçek dışılık bulunmaktadır. Yani yapılmamış olan keşfi gerçekleşmiş gibi zabıt düzenleterek üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit görülmüştür. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 27.12.1984 tarih 7693/9677 sayılı içtihatı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.03.1993 gün, 6-45/65 karar sayılı içtihadı 765 sayılı TCK' nun 340 maddesi delaleti ile 339/1, 80 maddelerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Tanık ...' in beyanları ve sanığın savunmasının hayatın akışına ters olduğu 2.5 günde 923 adet keşfin yapılamayacağı dikkate alınmamıştır.'' gerekçesine dayalı olarak sanığın eylemine uyan mülga 765 sayılı Yasanın 339/1, 80, 59/2. maddeleri uyarınca neticeten 2 yıl 11 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Sanığın mahkumiyetine verilen karar bu kez sanık müdafiince temyiz edilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı düzenlediği tebliğname ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması talep etmiştir.Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi 16/09/2013 gün, 2011/11428 esas ve 2013/12992 sayılı kararı ile, ''Bozma üzerine yapılan yargılamada toplanan deliller karar yerinde incelenip yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin cezayı artırıcı, azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı delillerle reddedilmiş... incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün istem gibi ONANMASINA oybirliği ile karar vermiştir.Onama kararı ile hükmün kesinleşmesi sonrası hükümlü ve müdafii tarafından müteaddit dilekçeler ile Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 16/09/2013 gün, 2011/11428 esas ve 2013/12992 sayılı kararına yönelik karar düzeltme ve sanık lehine itiraz yoluna başvurulması taleplerinde bulunulmuştur. Bu talepleri değişik zamanlarda inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, “ İleri sürülen itiraz sebeplerinin daha önce dile getirildiği, dairece yapılan incelemede bu konuların değerlendirildiği ve hükmün esasına etkili bir hususun inceleme dışı bırakılmadığı, itiraz etmeyi gerektirecek başkaca herhangi bir hukuki ve fiili neden de bulunmadığı “ gerekçesiyle, 5271 sayılı Yasanın 308. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna gidilmediğini belirterek durumun dilekçe sahiplerine bildirilmesi amacıyla... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben 28/11/2013, 01.01.2014, 22/02/2014 günlü müzekkereler yazmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın eylemini görevi kötüye kullanma suçu olarak nitelendiren... Ağır Ceza Mahkemesinin 15/05/2006 gün, 2005/92 esas, 2006/40 sayılı kararın ın Cumhuriyet Savcısının aleyhe temyizi üzerine düzenlenen ilk tebliğname, bozma sonrası Ağır Ceza Mahkemesince sanığın eyleminin sahtecilik suçunu oluşturduğundan bahisle verilen 15.04.2009 gün ve 2009/31 Esas 2009/30 Karar sayılı mahkumiyet hükmünün sanık müdafiince temyizi üzerine düzenlenen ikinci tebliğnamede eylemi mahkemenin nitelendirmesinde olduğu gibi sahtecilik kabul etmiş, onama kararı ile hükmün kesinleşmesi sonrası sanık lehine itiraz yasa yoluna başvurulmasına yönelik değişik zamanlarda yapılan talepleri inceleyen farklı Yargıtay Cumhuriyet savcıları tarafından da, Dairenin onama kararına karşı itiraz yasa yoluna gidilmesine yer olmadığına dair kararlar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 23/12/2015 gün ve KD-2015/421497 sayı ile bu kez; Resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanmak suçlarına kısaca değindikten sonra açılan davaların tamamının kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma istemli olup, idarenin talebi üzerine mahkeme tarafından 7 gün içerisinde kamulaştırılan taşınmazın değerinin Kamulaştırma Yasasının 11 ve 12 maddelerinde gösterilen usule göre değerlendirileceği Yasada zikredilen 7 günlük süre son sınırı göstermekte olup geçilmemesi gereken bir süre niteliğinde bulunduğu, Kamulaştırma Yasanın 11 ve 12 maddelerinde değer tespitinin ne şekilde yapılacağının hükme bağlandığı, 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu kamulaştırılacak taşınmaz mal ve kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyetiyle giderek hazır bulunan ilgili heyet de dinlenildikten sonra taşınmaz mal ve kaynağın yasada öngörülen tespitlere göre değerinin belirleneceği, Kamulaştırma Yasasındaki bir kısım düzenlemelere de değindikten sonra ' Gelir tespitinde keşif esnasında köy muhtarının dinlenilmesinin etkili olmayacağı, taşınmazın değerinin tamamen teknik ve bilimsel verilere göre belirleneceği, dosyadaki taşınmazların tamamının tapulu olması nedeniyle köy muhtarlarının keşif esnasında bulunup bulunmamalarının önem arzetmeyeceği, bu nedenle bir kısım köy muhtarlarının beyanlarının keşfin doğruluğu açısından bir öneminin bulunmadığı, kaldı ki dosyada beyanlarına başvurulan tanıkların önemli bir kısmının sanık hakimin tüm keşiflere katıldığı yönünde beyanlarının bulunması, davacı ve davalı taraflar yönünden yapılan keşiflere bir itirazlarının bulunmaması, keşifler nedeniyle somut bir zararın oluşmaması, tüm dosyaların 22.06.2004 tarihi itibariyle karar bağlanması, tapu tescil işlemlerinin yapılması, hak sahiplerinin paralarını almaları hususları birlikte değerlendirildiğinde,Sanık hakimin işlemleri sonradan tekemmül etme yönündeki iradesi ve dosyaları karara bağlaması hususları da dikkate alındığında, sahtecilik kastının bulunmadığı, ancak hakimlik görevini yasaya uygun yerine getirmediğinin anlaşılması karşısında eyleminin bütün halinde görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kalacağı, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği, ancak suç tarihi ile Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin temyiz inceleme tarihleri arasında 765 sayılı TCK'ndaki dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle kamu davasının düşürülmesi gerektiği düşüncesiyle, itirazın kabulü ile,Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 16/09/2013 gün, 2011/11428 esas, 2013/12992 karar sayılı sanık ... Yamanarslan hakkındaki ''Onama'' kararının kaldırılması,... Ağır Ceza Mahkemesinin 15/04/2009 gün, 2009/31 esas, 2009/30 karar sayılı hükmünün,"Sanık ... ...'ın suç tarihinde... Asliye Hukuk Hakimi olarak görev yaptığı ve 2014 yılı yaz kararnamesinde... Hakimliğine atandığı, kararname çıkmadan önce 25/05/2004 tarihinde 20 gün rapor aldığı ve görevinden ayrıldığı, raporu olduğu dönemde ... Genel Müdürlüğü vekili Avukat...'in "kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma istemli"... Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben 09/06/2004 tarihinde 923 adet dava açtığı, sanık ......'ın bunun üzerine raporunu kestiği ve 10/06/2004-12/06/2004 tarihinde bahsi geçen 923 adet dosyanın keşfini icra ettiği, akabinde açılan bu dosyaların tamamına 22/06/2004 tarihinde karar verdiği keşif yapılan dosyaların bir kısmında imza eksikliklerinin bulunduğu, bir kısmının imza eksikliklerinin sonradan ikmal edildiği, bazı kişilerin keşif mahalline götürülmediği anlaşılmış ise de;Dosyada beyanlarına başvurulan tanıkların önemli bir kısmının sanık hakimin tüm keşiflere katıldığı yönünde beyanlarının bulunması, davalı ve davacı taraflar tarafından yapılan keşiflere bir itirazlarının bulunmaması, keşifler nedeniyle somut bir zararın oluşmaması, tüm dosyaların 22/06/2004 tarihi itibariyle karar bağlanması, tapu tescil işlemlerinin yapılması, hak sahiplerinin paralarını almaları hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakimin işlemleri sonradan tekemmül etme yönündeki iradesi ve dosyaları karara bağlaması hususları dikkate alındığında, sahtecilik kastının bulunmadığı, ancak hakimlik görevini yasaya uygun şekilde yerine getirmediğinin anlaşılması karşısında eyleminin bütün halinde görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kalacağı gözetilmeyerek, yazılı şekilde memurun resmi belgede sahteciliği suçundan hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasasının 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen değişen suç vasfına göre "görevi kötüye kullanma" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 10-12/06/2004 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmakla sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, karar verilmesi,İtirazın Yüksek Dairece yerinde görülmemesi halinde dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi talebi ile itiraz yasa yoluna başvurulmuştur. Daire çoğunluğu tarafından itirazın kabulü ile düşme kararı verilmiştir.Mahkeme,... Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi olarak görev yapan sanığın, ... Genel Müdürlüğü vekilince 'Kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma' istemiyle açtığı 923 adet davanın keşiflerini, davanın tarafları ve bilirkişiler ile birlikte taşınmazın bulunduğu yere bir kısmının giderek bir kısmının da gitmeyerek, keşif tutanaklarında "Dava konusu taşınmazın ve irtifak hakkı tesisi düşünülen yeri mahallinde gördük, dosya içerisinde bulunan kayıtları zemine uyguladık, bu yere uygun olduğunu belirledik, üzerindeki muhdesat durumunu da gördük, gerekli inceleme ve araştırma ile notlarımızı aldık, ölçümlerimizi yaptık" şeklinde beyanlara yer vermek suretiyle gerçek olmayan durum ve beyanları gerçek gibi göstererek keşif mahallerine gitmeden keşif tutanakları düzenlettirdiğini, sanık ile çıkar çatışması ihtimali olmayan muhtar ve mahalli bilirkişi olarak görev yapan tanıklar...'ın beyanlarına ve bu beyanları doğrulayan katipler ..., bilirkişiler ...'ın anlatımlarına itibar ederek, diğer tanık beyanlarına itibar edilmeme gerekçelerini de göstererek hayatın doğal akışına aykırı olarak 923 adet keşfin 2.5 günde yapılamayacağını da dikkate alarak, yapılmamış olan keşfi gerçekleşmiş gibi tutanak düzenleten sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğini sabit görmüştür. Kanıtları değerlendirme ve hüküm kurma yönünden bağımsız olan mahkemenin, duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayalı, eylemsel, olaysal tesbitlere göre yaptığı hukuki nitelendirme ile hukuka ve dosya kapsamına uygun, bilgi ve belgeleri yerinde takdir ettiğini gösterir biçimde geçerli gerekçeler ile kurduğu 15/04/2009 gün, 2009/31 esas, 2009/30 karar sayılı hükmünün isabetli ve bu kararın temyiz incelemesini yapan, olay mahkemesi olmayıp, hukuki derece mahkemesi olan ve kararları hukuk kuralları açısından irdeleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 16/09/2013 gün, 2011/11428 esas, 2013/12992 karar sayılı sanık ... ...hakkındaki ''Onama'' kararının yerinde olduğu kanaatindeyim. (Yargıtay olay mahkemesi olmayıp, hukuki derece mahkemesi olup kararları hukuk kuralları açısından irdeler. Eylemsel, olaysal saptamalara karışamaz ve yerel mahkemenin yerine geçemez. YCGK. 23.02.1987, 9/496-80)Yukarıda özetlenen dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere Daire yüksek çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığı sanığın eyleminin hukuki nitelendirmesine yöneliktir.Zira; Mahkeme, CMK'nın 217. nci maddesi uyarınca Hukuka uygun şekilde elde edilen delilleri vicdani kanaate göre takdir etmiş ve oybirliği ile sanığın sübuta eren eylemi nedeniyle lehine olan mülga 765 sayılı Yasanın 339/1, 80, 59/2. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar vermiştir.Sahteciliğe konu belgeler hukuksal hüküm ifade eden, duruşmanın devamı niteliğindeki keşif tutanakları olup, keşfin nasıl yapıldığı, keşfe kimlerin katıldığı, keşfin, Yasanın öngördüğü biçimde yapılıp yapılmadığı, esas ve usul kurallarına uyulup uyulmadığını belirleme konusunda tek kanıttır. Dolayısıyla tutanağa yazılmış olan her şekli kural, beyan, uygulama ve inceleme uygulanmış ve yapılmış sayılır.Sahtecilik suçları ile devlet bir olguyu kanıtlama gücü ile yeteneğini tanıdığı belgelerin öz ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de bu soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştığı belgeleri ilişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir. (YCGK., 14.02.1983, 471/46 )''Esasen bir şeyin delil olarak kabulüne cevaz verilmiş ise ammenin ona inanması da mümkün kılınmış demektir''Erem cilt 4 s 38.Kamunun güven duyduğu bir belgenin gerçeğe aykırı düzenlenmesi ya da gerçek bir belgeye ekleme yapılması veyahut tümünün veya bir kesiminin değiştirilmesi eylemleri suç sayılarak ceza yaptırımına bağlanmış ve bu tür eylemlerin kamu güvenini sarstığı kabul edilmiştir. Yasanın ihtiva etmesini istediği resmi şekilleri taşıyan bir resmi varakanın vermesi lazım gelen güvene zarar getirilmemesi kamu düzeni bakımından zorunludur.Sahteciliğe konu keşif tutanağının muhtevası, hukuki niteliği dolayısıyla ve yapılan fonksiyona nispetle sanık hakimin yetki dairesindeki işlerden olduğu izah gerektirmeyecek açıklıkta olup, Yasanın kendisine tanıdığı yetki çerçevesi içinde bizzat sanık tarafından yapılan işlemleri belgelemektedir. Suça konu evrak olan keşif tutanağı kamu görevlisi memur sanığın bizzat gördüğü, işittiği, yaptığı şey ve işlemlerin delilini teşkil eder, ancak bu şey ve işlemler gerçeğe uygun olmayarak tutanağa yazılmış bulunursa kamunun güveni sarsılmış ve sahtekarlık suçu işlenmiş olur. İtiraza konu mahkeme kararında kabul olunan eylemsel ve olaysal tesbitlere göre sanık gerçeğe uymayan keyfiyet ve ifadeleri sahih ve huzurunda gerçekleşmiş gibi göstermiştir. Keşif tutanaklarında yapılan bu sahtecilik vatandaşların sanık olan hakimin yaptığı göreve olan güvenlerini başlı başına sarsar.Sanığın memuriyet vazifesi icabı sahte düzenlediği keşif tutanağının resmi evraktan sayılması itibariyle böyle bir evrakta sahtecilik suçu sahte tutanağın düzenlenmesi ile oluşur. Genel ve özel bir zararın doğması asli unsur olmayıp, zarar ihtimalinin mevcudiyeti yeterlidir. Olayımızda kabul edildiği biçimiyle tutanakta yapılan sahtecilik ile kamunun güveni mutlak olarak sarsılmış ve böylece genel bir zarar gerçekleşmiş olup ayrıca özel bir zararın doğması şart değildir. Benzer bir olay nedeniyle temyiz incelemesini yapan Dairemiz oybirliği ile verdiği 30.06.2011 gün ve 2010/3794 Esas- 2011/2865 Karar sayılı ilamında; ''....aynı tekne ile topluca keşfe gidilmesine rağmen tutanaklara ''keşif konusu taşınmaz başına gidildi, davacı hazine temsilcisinin hazır olduğu görüldü'' denilmesi, keşfe tekne ile iki gün gidildiği halde yedi günde yapılmış gibi gösterilmesi, gayrimenkullerin Birecik barajı nedeniyle 11.04.2000 tarihinden başlayarak kısmen ya da tamamen su altında kaldığı halde keşif tutanaklarında bu durumdan bahsetmeden matbu olarak ''fen bilirkişisinden davaya konu yeri göstermesi istendi, gösterdi, dava konusu taşınmaz burasıdır dedi gösterilen yer topluca gezildi, görüldü. Fen bilirkişisinden yukarıdaki kimliği ve yemini tahtında soruldu, ben dava konusu taşınmazı gezdim, gördüm, inceledim. Taşınmazlar üzerinde gerekli ölçümlemelerimi yaptım. Yanımda getirmiş olduğum çaplı krokiyi ve kamulaştırma paftasını zemine uyguladım. Dava konusu taşınmaz burasıdır. Aynen uymaktadır. Gerekli notlarımı aldım, ayrıntılı ve krokili raporumu ibraz edebilmem için süre verilmesini isterim'' şeklinde hakikate uymayan beyanlar yazdırılması suretiyle 1323 adet gerçeğe aykırı keşif tutanakları düzenleyerek keşif ücreti almaktan ibaret eylemin 765 sayılı Yasanın 339/1 ve 80 maddelerine uyduğunu'' kabul ile sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan bahisle sanık hakkında 765 sayılı Yasanın 240/2 ve 80. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararının bozulmasına karar vermiş, bozma sonrası yerel mahkemece bozmaya uygun verdiği kararı da 03.02.2014 günü oybirliği ile onamıştır (03.02.2014 gün ve 2013/12918 esas – 2014/1583 karar).Dosyamıza konu davalar 2942 sayılı Yasanın 27. maddesine istinaden "kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma" istemiyle açılmış olup, mahkemenin görevi, acele kamulaştırmasına karar verilen taşınmazın değerini 11 ve 12nci maddelerde gösterilen esaslar dahilinde, 15.nci madde uyarınca seçilecek bilirkişiler marifetiyle mahallinde keşif yapmak suretiyle belirlemek ve bu değerin idare tarafından taşınmaz mal sahibi tarafından bankaya yatırılmasını sağlamaktır. 15. Madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyetiyle giderek, hazır bulunan ilgilileri dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın niteliği ile kıymetini etkileyecek bütün unsurları göstererek raporlarını düzenleyecektir. 2942 sayılı Kamulaştırma Yasanın 27. maddesi uyarınca idarenin talebi üzerine mahkeme tarafından 7 gün içinde kamulaştırılan taşınmazın değerinin, Yasanın 11 ve 12. maddelerinde gösterilen usule göre belirleneceği belirtilmekte ise de bu kabil taleplerin 7 gün içinde yerine getirilmesi herşeyden önce makul sayıda dava açılmasına bağlıdır. Açılan dava sayısının fazlalığı keşiflerin, Yasanın öngördüğü ve usul ve esaslar dışında yapılmasına gerekçe oluşturmayacaktır. Yasa, mahallinde hakim ve bilirkişiler kurulu marifetiyle keşfin yapılmasını kamunun eylem ve işlemlerinin mevzuata uygun yapılmasının bir teminatı olarak öngörmüş, işlemin niteliğinin değer tesbitinden ibaret olmasına karşın bu işlemi idarenin ve bilirkişilerin inisiyatifine bırakmamıştır. Açılan dava sayısının fazlalığı nedeniyle keşiflerin Yasada öngörülen süre içerisinde belirlenen esaslar dairesinde yapılması olanaklı görülmüyor ise bu konuda HSYK tarafından bildirim üzerine derhal tedbir alınması olanaklıdır.... Ağır Ceza Mahkemesince yapılan eylemsel, olaysal tesbitlere dayalı olarak sanığın eyleminin, genel, tali ve tamamlayıcı bir suç olarak düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Zira görevin gereklerine aykırı davranışın başka bir suçu oluşturmadığı hallerde, kamu görevlisini bu suça istinaden cezalandırmak mümkündür.... Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi olarak görev yapan sanığın, 923 adet davanın keşiflerini iki buçuk gün gibi bir sürede davanın tarafları ve bilirkişiler ile birlikte taşınmazın bulunduğu yere bir kısmının giderek bir kısmının da gitmeyerek, keşif tutanaklarında "Dava konusu taşınmazın ve irtifak hakkı tesisi düşünülen yeri mahallinde gördük, dosya içerisinde bulunan kayıtları zemine uyguladık, bu yere uygun olduğunu belirledik, üzerindeki muhdesat durumunu da gördük, gerekli inceleme ve araştırma ile notlarımızı aldık, ölçümlerimizi yaptık" şeklinde beyanlara yer vermek suretiyle gerçek olmayan durum ve beyanları gerçek gibi göstererek keşif mahallerine gitmeden keşif tutanakları düzenlettirdiği, mahkemenin olaysal tesbitlere dayalı olarak ulaştığı nihai sonuca göre sabittir. Sanığa bu keşifler nedeniyle müfettişlerce hazırlanan raporda belirlendiği üzere 12.460.500.000TL ödeme yapılmış, ayrıca keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına dayalı olarak karar verilmiştir. Sanığın eyleminin 765 sayılı Yasanın 339/1, 80. nci maddelerinde düzenlenen suçu oluşturduğuna yönelik 15/04/2009 gün, 2009/31 esas, 2009/30 karar sayılı mahkeme hükmü ve bu kararı onayan Dairemizin, 16/09/2013 gün, 2011/11428 esas, 2013/12992 karar sayılı kararının yerinde olduğu düşüncesiyle itirazın reddi ile dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği kanaatiyle, Yüksek Daire çoğunluğunun İtirazın kabulüne yönelik kararına katılmıyorum.Saygı ile sunulur.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
Doğacak alacaklar için İİK 89 md gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi İİK 88.maddesi anlamında haciz yazısı olarak değerlendirilir
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince
İşveren şirketler arasında organik bağın bulunması- Tüzel kişilik perdesinin aralanması
Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?