MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : 1- Dolandırıcılık suçundan; her iki sanığın ayrı ayrı beraatlerine, 2- Resmi belgede sahtecilik suçundan; 765 sayılı TCK'nun 64/1. maddesi delaletiyle 342/1 ve 80. maddelerince sanıkların ayrı ayrı 2'şer yıl, 4'er ay hapis cezası I- Sanıklar hakkında “dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeksizin hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,II- Sanıklar hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazlarına gelince;Yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak:5237 sayılı TCK'nun 43. maddesindeki zincirleme suç hükmünün, “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda....” denilmek suretiyle 765 sayılı TCK'nun 80. maddesinden farklı olarak düzenlenmiş olması karşısında; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmadığı, iştirak halindeki sanıkların sahte olarak düzenledikleri senetleri aynı anda İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2004/6032 Esas sayılı dosyasında icra takibine konu etmelerinden ibaret olayda, katılanın yeniden ifadesine başvurularak, suça konu senetlere aynı anda mı yoksa farklı tarihlerde mi imza artırıldığı araştırılarak aynı anda imza attırıldığının anlaşılması halinde, 765 sayılı Yasanın aksine 5237 sayılı Yasanın zincirleme suça ilişkin hükmünün uygulanamayacağı ancak birden çok sahte belge düzenlenmesi/kullanılması olgusunun 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilip buna göre kararın gerekçe bölümünde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden 765 sayılı TCK'nun lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.