Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4014 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19501 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, 3167 sayılı Kanuna muhalefetHÜKÜM : Sanık ...; 3167 sayılı Yasaya muhalefet suçundan beraat, Sanık ...; sahtecilik suçundan beraat, Dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı TCK.nun 157/1, 52, 43/1, 53/1. maddelerine göre 1 yıl 3 ay hapis, 125 YTL adli para cezası, hak yoksunluğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına 26.05.2006 günlü ek iddianame ile sanık ... hakkında “resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarından açılan kamu davalarıyla ilgili olarak yüklenen suçlardan doğrudan zarar görmesi nedeniyle kamu davasına katılma hakkı bulunan ve duruşmada sanıkların cezalandırılmasını talep eden şikayetçi ... vekiline, müvekkili adına davaya katılmayı isteyip istemediği sorulmamış ise de; şikayetçi vekilinin duruşmalara gelip giderek davayı takip etmesi ve müvekkili adına sanığın cezalandırılmasını talep ederek hükmü temyiz etmesi hususları dikkate alındığında davayı takip etme ve katılma arzusunda olduğu değerlendirilmekle, katılan sıfatını alabilecek olan şikayetçi adına vekilinin 5271 sayılı CMK.nun 260/1. maddesi gereğince yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğu kabul edilip aynı Yasanın 237/2. maddesi uyarınca şikayetçi ...'nin, sanık ... hakkında “resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarından açılan kamu davalarına katılmasına karar verilerek yapılan incelemede gereği görüşüldü;Sanık ... hakkında “3167 sayılı Kanuna muhalefet” suçundan açılan kamu davası ile ilgili olarak mahkemesince her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.I) Müdafiinin, sanık ... hakkında “dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Suçun, bankanın maddi varlığı olan çek kullanılmak suretiyle işlendiğinin iddia olunması karşısında, sanığın eyleminin TCK'nun 504/3(5237 sayılı TCK'nun 158/1-f) maddesine uygun olup olmadığı ve delilleri değerlendirme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı ise de,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "nitelikli dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 20.10.2004 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,II) Katılan vekilinin, sanık ... hakkında “resmi belgede sahtecilik”, sanık ... hakkında ise “3167 sayılı Kanuna muhalefet” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; 1) Sanık ...'in savunmasında, kendisine kızı ... tarafından ... 5. Noterliğinden verilen vekaletnamedeki yetkiye dayanarak ... adına suça konu çekleri keşide ederek katılana verdiğini, bu şekilde ... adına en az 30 çek karnesi alıp onun adına keşide ederek piyasaya dağıttığını, verdiği çeklerin büyük kısmını da ödediğini, bir kısmının karşılığını ise bankada bulunduramadığını beyan etmesi, ...'in alınan ifadesinde, suça konu çeklerin kendisine ait olduğunu, babası sanık ...'e çek düzenlemesi konusunda vekaletname verdiğini ancak suça konu çeklerin düzenlenmesinden haberinin olmadığını belirtmesi, ... 5. Noterliğinin 14.12.1999 gün ve 30783 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnamenin incelenmesinde, ... tarafından sanık ...'e sadece kendisi adına bankadan çek karnesi alması hususunda yetki verildiği, çek keşide etme konusunda ...'e verilmiş bir yetkinin sözkonusu olmadığının anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80-98 sayılı ve 19.04.2005 gün ve 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemez ise de, failde belgede sahtecilik kastına etki yapabileceği cihetle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ifadesi alınmayan katılan ...'nin mahkemeye celbi ile olayla ilgili ayrıntılı şekilde ifadesinin tespiti ile, suça konu çeklerin hangi hukuki ilişkiye dayalı olarak sanık ...'den alındığı, çeklerin kendisine aynı anda mı yoksa farklı zamanlarda mı verildiği, kendisine verildiği anda bu çeklerin sanık ... tarafından kızı olan ...'in yerine keşide edilmiş olduğunu bilip bilmediği, daha öncesinde de sanık ...'den benzer şekilde çek alıp almadığı hususlarının sorulması, katılan tarafından sanık ve kızı ... aleyhine İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2005/11 esas nolu dosyası üzerinden başlatılan takip dosyası ile, ... tarafından İzmir 6. İcra Mahkemesinin 2005/19-506 esas karar nolu dosyası üzerinden açılan imzaya itiraz davasına ilişkin dosyaların celbi ile incelenip özetlerinin duruşma tutanağına geçirilmesi, bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örneklerinin dosyaya konulması, suça konu çeklerin verildiği sırada sanık ... tarafından ... yerine keşide edildiğinin katılan tarafından bilinmediğinin tespit edilmesi halinde sanık ...'e yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08.06.2010 gün ve 98/143 sayılı kararı ve Dairemizin benzer bir çok kararında açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nun 43/1. maddesinde 765 sayılı Yasanın 80. maddesinden farklı olarak "değişik zamanlarda" denilmesi karşısında; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmadığı, çeklerin aynı anda katılana verilmiş olması halinde 765 sayılı TCK'nun 80. maddesinin uygulanması mümkün ise de 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunmayacağı da gözetilip 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca; anılan Kanunlar değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesi gerekeceği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde sanık ...'in beraatine karar verilmesi,2) 31.01.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 3. maddesi ile karşılıksız çek keşide etme fiili idari yaptırıma dönüştüğünden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanık ...'in hukuksal durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş olup katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.