Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3818 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19516 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : 1-765 sayılı TCK.nun 342/1, 80, 59. maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar. 2-5237 sayılı Yasanın 158/1-d, 62/1, 52, 53/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis, 80 TL adli para cezası,güvenlik tedbiri,hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar. I-Sanık hakkında dolandırıcılık suçu nedeniyle kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, II-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:1-5237 sayılı TCK.nun 43. maddesindeki teselsül hükmünün, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda....” denilmek suretiyle 765 sayılı TCK.nun 80. maddesinden farklı düzenlenmiş olup, sanığın suça konu olan iki adet sahte çeki aynı anda ciro ederek katılana vermesinden ibaret olayda; 5237 sayılı TCK.nun 43. maddesinin uygulama koşulları oluşmadığı ancak 5237 sayılı Yasa uygulamasında belge sayısının 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınması gerektiği buna göre, 5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesi de gözetilerek, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca her iki Yasanın olaya ilişkin tüm hükümleri uygulanarak, cezanın kişiselleştirilmesinden sonra lehe Yasanın tespiti gerekirken, bu ilkelere uyulmadan 765 sayılı Yasanın 342/1 ve 80. maddeleri hükümlerinin 5237 sayılı Yasanın 204/1 ve 43. maddeleri hükümlerine göre lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,2-Suça konu çeklerin akıbeti hakkında karar verilmemesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.