Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3783 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 27035 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Memurun resmi belgede sahteciliğiHÜKÜM : Sanık ... hakkında; Red Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... (...), ..., ..., ... hakkında; Beraat Müşteki kurum vekilinin 08.03.2007 havale tarihli katılma talebi hususunda mahkemece bir karar verilmemiş ise de, istemin CMK’nun 237 ve devamı maddelerine uygun olması nedeniyle aynı Yasa ve maddesinin 2. fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak suçtan zarar gören müşteki kurumun katılma talebinin kabulüyle yapılan temyiz incelemesinde gereği görüşüldü:Sanık ... hakkında aynı eylemden dolayı ... 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2011 tarih 2010/235 Esas ve 2011/114 Karar sayılı kararı ile daha önce açılmış ve karara bağlanmış dava bulunduğu gerekçesiyle açılan bu kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş ise de, ... Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2002 tarih ve 2002/126 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kamu davası açıldıktan sonra 30/06/1998 tarih 59278,59280, 592920, 59291, 59298, 59302 sayılı gümrük çıkış beyannameleri ile ilgili 20.05.2003 tarihli bilirkişi raporu tanzim ettirilerek dosyanın 24.06.2003 tarih ve 2003/42 sayılı görevsizlik kararı ile Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi, ... Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2002 tarih ve 2002/126 esas sayılı iddianamesinde sanığın yetkilisi olduğu ... Aş adına sahte düzenlendiği iddia edilen gümrük giriş beyannameleri arasında bu davaya konu beyannamelerden sadece 59280 sayılı beyannamenin belirtilmiş olması , bu davaya konu 59278, 592920, 59291, 59298, 59302 sayılı beyannameler hakkında açılmış bir kamu davası bulunduğuna dair delilin bulunmaması karşısında; sanık ... hakkındaki davanın mükerrer olmadığı ve suç tarihinde ... Gümrük Müdürlüğünde gümrük muayene memuru olan sanık ... ile aynı gümrük müdürlüğünde kolcu olarak görev yapan sanıklar ... ve ...'in görevleri nedeniyle "sahte gümrük beyannamesi” düzenledikleri, memur olmayan diğer sanıkların ise bu suça "iştirak" ettikleri iddia olunarak dava açılmış olması karşısında; memur sanıklar açısından 4483 sayılı Yasa hükümleri uyarınca dava şartı olarak "soruşturma izni" alınması ve oluşacak duruma göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinin gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı ise de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen ''memurun resmi belgede sahteciliği'' suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu; olay tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK.nun 102/3 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suçun işlendiği 30.06.1998 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan kurum vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nun 102/3, 104/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.