Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3772 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20474 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Beraat I- Katılan vekilinin “dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suçun işlendiği 27.01.2004 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeksizin hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 321 maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,II- Katılan vekilinin “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Sanığın eylemin 5237 sayılı TCK'nun 204/1. (765 sayılı TCK'nun 342/1.) maddesinde öngörülen suçu oluşturduğu ve delilleri takdir ve değerlendirme görevinin iddianamenin düzenlendiği 15.05.2007 tarihi itibariyle asliye ceza mahkemesine ait olduğunun anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.Sanığın, önceden doğan borcuna karşılık katılana borçlusu ... olan bonoyu sahte düzenleyerek kullandığının iddia olunması, sanığın suça konu bonoyu sattığı mermer karşılığı ... isimli kişiden aldığını, ...'ın öldüğünü ancak aile üyelerine ulaşabildiğini savunmasına karşın aralarındaki alış- verişe dair bir belge ibraz edememiş olması, ... ile ilgili araştırma yapılmadan kararın verilmesi, hükme esas alınan 03.11.2008 tarihli bilirkişi raporunun iki sayfadan ibaret sanığın imza örneklerini içeren yetersiz imza örneklerine dayanılarak ve sadece borçlu imzalarına yönelik düzenlenmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sanıktan ...'a mal satışını ispatlayan belge ve kayıtların istenilmesi, ...'ın ismi altında yazılı ... nolu telefonun kim tarafından kullanıldığının tespit edilmesi, hat sahibinin tanık olarak beyanının alınması, kolluk araştırması yapılarak ... ve yakınlarının açık kimlik ve adres bilgilerinin tespitine çalışılması, açık kimlik ve adres bilgilerinin temini halinde tanık olarak beyanlarının alınması, ... ve sanığın resmi kurumlardaki suç tarihinden öncesine ait imza örneklerinin temini ile suça konu bonodaki borçlu imzası ile ön yüzündeki rakam ve yazıların aidiyeti hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve toplanan deliller bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.