Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3649 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24512 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : Her sanık için ayrı ayrı mahkumiyetI- Sanık ... müdafii ile sanık ...'ın “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca lehe olan yasanın tespiti esnasında, sanıkların mahkumiyetine karar verilen 765 sayılı TCK'nun 342/1. maddesinde öngörülen ceza 2 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis cezası olup, 5237 sayılı TCK'nun 204/1. maddesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası şeklinde sanıklar lehine düzenleme yapıldığı, 765 sayılı TCK'nun 29. maddesinde yer alan ölçütlerin 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesinde bu suçla ilgili olarak değişmediği, mahkemece lehe yasa karşılaştırması yapılırken 5237 sayılı Yasa uygulandığında temel cezanın teşdiden 3 yıl olarak belirlenmesi karşısında lehe olduğundan bahisle uygulanan 765 sayılı TCK.nun 342/1. maddesinde öngörülen cezanın, üst sınır nazara alınmak suretiyle temel cezanın 3 yılın üzerinde tespiti gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, hükmün açıklanmasının geri bırakılmama nedenleri gösterilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık ... müdafii ile sanık ...'ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,II-Sanık ... müdafii ile sanıklar ... ve ...'ın “dolandırıcılık” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen “dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık ... müdafii ile sanıklar ... ve ...'ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,III- Sanık ... hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5271 sayılı CMK'nun 225. maddesi uyarınca hükmün konusu iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, davaya esas teşkil eden ... Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2006 gün ve 2006/405 esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, bu sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan bir dava bulunmadığı anlaşılmakla, iddianame kapsamı dışına çıkılarak sanık ... hakkında dava açılmayan resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması suretiyle 5271 Sayılı CMK.nun 225. maddesine muhalefet edilmesi, Yasaya aykırı, sanık ...'ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 27/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.