Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30188 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1857 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/308046MAHKEMESİ : Van 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 05/05/2010NUMARASI : 2009/311 (E) ve 2010/186 (K)Suç : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık1-Sanık S.. S.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık S.. S.. müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: Gevaş Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğinin muhasebe kısmında çalışan sanık S.. S..'un suça konu ihale evrakları, ödeme emirleri ve eklerinde yer alan belgelere kaymakam, yazı işleri müdürü ve muhtarlar adına sahte imza atması, beraat eden diğer sanıklardan bu evraklar karşılığında kesilen faturaları alıp, fatura bedellerini bankaya yatırması, akabinde beraat eden sanıkların bankadan çektikleri paralardan %18 lik KDV payını kestikten sonra bu paraları sanığa teslim etmeleri biçiminde gerçekleşen eylemde; dosya içerisinde yer alan 19.01.2010 tarihli Gevaş Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği'nden gelen yazı içeriğine göre sanığın geçici işçi statüsünde olduğunun, suça konu evrakları düzenleme ile ilgili ayrıca resmi bir görevlendirmesinin olmadığının bildirilmesi karşısında düzenlediği suça konu belgeler yönünden sanığın kamu görevlisi sayılamayacağı cihetle; eyleminin memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün bu sebeplerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün 1. fıkrası tümden çıkarılarak yerine “sanığın eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nun 204/1. maddesi gereğince, suçun işleniş şekli ve özelliği, sanığın güttüğü amaç ve saik nazara alınarak, sanığın takdiren 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,” “Sanığın aynı suç işleme kararının icrasından olarak, farklı tarihlerde aynı suçu işlediği anlaşıldığından, cezasının TCK.nun 43. maddesi gereğince takdiren ¼ oranında arttırılarak, sanığın 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,” ve “Sanığın suçu samimi ikrarı ve duruşmadaki iyi hali lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek, cezasından TCK.nun 62. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek, sanığın 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Sanık S.. S.. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık S.. S.. müdafii ile sanıklar N.. Y.., A.. T.., M.. S.., S.. S.., Ş.. Ç.., Y.. S.. ve K.. A.. hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükümlerine karşı katılan vekili ve sanık A.. T.. müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;a)Sanık S.. S.. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık S.. S.. müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde açıklandığı gibi, “Dolandırıcılık suçunun, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Banka veya kredi kurumları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri, bir güven kurumu olan bu kurumlara olan güveni sarsacağından bu kurumların araç olarak kullanılmasını suçun, nitelikli hâli saymıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gereklidir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Somut olayda; sanık S.. S..'un hazırladığı sahte belgeler ile beraat eden diğer sanıklardan aldığı fatura karşılığı bedelleri bankaya yatırması, akabinde beraat eden sanıkların bankadan çektikleri paralardan %18 lik KDV payını kestikten sonra bu paraları sanığa teslim etmeleri biçiminde gerçekleşen eylemde; sanığın bankayı sadece ödeme aracı olarak kullandığı cihetle; 5237 sayılı Yasanın 158/1-f fıkrasının uygulanamayacağı ve yine mahkemenin hüküm gerekçesinde bankaya yatırılan miktarın 95.551 TL olduğunu belirtmesine karşın hüküm fıkrasında elde edilen menfaat olarak 112.318 TL yazarak çelişkiye düşmesi karşısında; elde edilen menfaatin ne kadar olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmesinden sonra kamu kurum ve kuruluşları aleyhine işlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Yasanın 158/1-e maddesinin tatbiki ile cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, b)Sanıklar N.. Y.., A.. T.., M.. S.., S.. S.., Ş.. Ç.., Y.. S.. ve K.. A.. hakkında özel belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılamada ise; sanıklar Y.. S.., Ş.. Ç.. ve M.. S.. kolluk aşamasında alınan beyanlarında faturalar karşılığında mal ve hizmet alımının olmadığını belirtmelerine karşın savcılık ve mahkeme beyanlarında bu beyanlarından dönmeleri, sanık S.. S..'un kolluk aşamasında kendisine getirilen faturalar karşılığında hiçbir mal ve hizmet alımı yapılmadığı yönündeki beyanının aksine savcılık ve mahkeme aşamasında faturalar karşılığında aldığı malları Van ilinde sattığını beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, beraat eden tüm sanıkların işyerlerine ait kayıtların incelenmesi ve mal ve hizmet karşılığı kesildiği iddia olunan faturaların gerçekte bir mal alım satımı nedeniyle düzenlenip düzenlenmediğinden belirlenmesi, sahte olduklarının tespiti halinde eylemin 213 sayılı Yasaya muhalefet suçunu oluşturduğu da dikkate alındıktan sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanık S.. S.. müdafii, sanık A.. T.. müdafii ile katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.