MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Asıl Karar: Sanığın her iki suçtan mahkumiyetineEk Karar: Temyiz talebinin reddiEski hale getirme talebiyle birlikte temyiz isteminde de bulunulması halinde, inceleme mercii Yargıtay’ın ilgili dairesi olduğu, bu hususun da mahkemece 16/09/2013 tarihli ek karar ile “Hükümlünün talebi içerik itibariyle aynı zamanda eski hale getirme mahiyetinde olduğundan CMK'nun 42. maddesi uyarınca bu talebi konusunda karar verme yetkisinin Yargıtay ilgili dairesine ait olduğu, bu nedenle eski hale getirme talebi yönünden mahkememizin görevsizliğine,..”denilmek suretiyle açıklandığı görülmekle;7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi uyarınca “tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresine yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” ek fıkra hükmüne aykırı olarak, yokluğunda verilen kararın sanığın dosyadaki bilinen en son 27/03/2008 tarihli sorgusunda beyan ettiği “. ..” adresi yerine doğrudan mernis adresine anılan Yasanın 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olup öğrenme üzerine sanığın, hükmü yasal sürede temyiz ettiğinin kabulü ile yerinde görülen eski hale getirme talebinin kabulü ile temyizinin süresinde olduğu değerlendirilerek ve temyizin yasal süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle sanığın temyiz isteminin reddine ilişkin usulsüz olarak verilen 16/09/2013 tarihli ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;1- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin olunmuş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 2- Dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “Dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, bu suçtan sanığın infazının durdurulması için ilgili yer Cumhuriyet savcılığına yazı yazılmasına, 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.