MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilik, Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : Mahkumiyet1- Suç tarihinde ... muhtarı olan sanık ...’ın 2006 ve 2007 yıllarında DGD ödemesinden faydalanabilinmesi amacıyla diğer sanık ... adına düzenlenen muvafakatnamelerde ismi bulunan köy azası ...yerine imza atmak suretiyle belgeleri sahte düzenlediği iddia ve kabul edilmiş ise de; . ve ... Bakanlığının 2002/41 sayılı Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğin 15/1. maddesinde başvuru sırasında istenecek belgeler arasında muhtar onaylı muvafakatname belgesinin bulunmasına karşılık, 2006/27 ve 2007/14 sayılı Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğlerin 13. maddesinde ise DGD müracaatı sırasında ibrazı istenilen belgeler arasında böyle bir belgenin bulunmadığının anlaşılması karşısında; suçun yasal unsurlarının tespiti bakımından, sahteliği kabul edilen 2006 ve 2007 yıllarına ait muvafakatnamelerin hangi mevzuat uyarınca tanzim edildiği araştırılıp, söz konusu muvafakatnamelerde köy azası imzasının gerekli olmadığının anlaşılması halinde sanığın eyleminin faydasız sahtecilik niteliğinde olup olmadığı da tartışıldıktan sonra sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçu yönünden; CMK'nun 225. maddesine göre hükmün konusu iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, sanık ... hakkında 05.12.2008 tarihli iddianame ile; katılan ... adına parmak izi bastırmak suretiyle 08.06.2007 tarihli 3 adet sahte olarak muvafakatname düzenlettirdiğinden bahisle kamu davasının açılmasına rağmen; hükümde köy muhtarı olan sanık ...’ın köy azası.. yerine imza atması eylemine iştirak ederek 2006 ve 2007 yıllarına ait toplam 6 adet muvafakatname düzenlettiğinden bahisle iddianame dışına çıkılmak suretiyle dava konusu yapılmayan eylem esas alınarak sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesis edilmesi,3- Sanık ...’ye yönelik dolandırıcılık suçu yönünden; sanığın vefat eden babasına ait araziler üzerinde 2006 ve 2007 yıllarında doğrudan gelir desteği alabilmek için 08.06.2007 tarihli "muvafakatname" başlıklı belgelerde, katılan ... adına sahte olarak parmak izi bastırıp, muhtar olan diğer sanığa onaylatmak suretiyle ilçe tarım müdürlüğüne sunduğunun iddia edilmesi; İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 08.09.2008 tarihli raporunda olaya konu 3 ( üç ) adet muvafakatname üzerinde ... adına atfen basılı parmak izlerinin net basılı olmaması, karakteristik özelliklerinin net seçilememesi nedenleri ile ...’a ait olup olmadıklarının tespit edilemediğinin belirtilmesi, sanığın duruşmada; muvafakatnamede bütün varislerinin rızasının olduğunu ve bu işlerle oğlu ve kardeşleri ile onların çocuklarının ilgilendiğini savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından; muvafakatnamede ismi bulunan kişilerin olayla ilgili olarak tanık sıfatıyla beyanlarının alınarak, bu tarlaların fiilen sanık tarafından ekilip ekilmediği araştırılarak, sanık hakkında TCK'nun 211. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının ve dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmadığı değerlendirilip, 2006 ve 2007 takvim yılına ilişkin DGD ödemelerinin fiili olarak ödenme zamanlarının tam olarak tespit edilerek atılı dolandırıcılık suçu yönünden suç tarihleri tespit edildikten sonra, atılı suçların her bir yıl müracaat döneminde yenilenen kastla işlenen suçların ayrı ve bağımsız suçları oluşturacağı da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 4- Kabule göre;a- Sanık ...’ın köy muhtarı olan sanık ...’ın eylemine iştirak ettiğinin kabulü halinde, memurun resmi belgede sahteciliği suçundan 204/2. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik ceza tayini;b- 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" denilmesi karşısında; aynı anda gerçekleşen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı, ancak belge sayısının TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın tayininde nazara alınması gerektiğinden, suça konu muvafakatnamelerin aynı anda düzenlenip düzenlenmediği araştırılıp, sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma imkanının bulunup bulunmadığı da belirlenerek, sonucuna göre, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 06.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.