Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25434 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7999 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : Sanıkların her iki suçtan mahkumiyetine1- Kardeş olup birlikte ticaret yapan sanıklardan ...'ün şikayetçiye kendisini kardeşi olan sanık ... olarak tanıtıp yaptığı alışveriş karşılığında suça konu -2- adet senedi ... adına imzalayarak verdiği, şikayetçinin senet bedelini tahsil için gittiğinde sanık ...'ün borcu inkar edip imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, yapılan bilirkişi incelemesinde sanıklardan ... adına atılan imzanın sanık ... eli ürünü olduğunun tespit edildiğinden bahisle iştirak halinde şikayetçiye sahte imzalı senet vermek suretiyle müştekiyi dolandıran sanıkların yüklenen suçlardan cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında, sanıkların, şikayetçiyle -20- yıla yakın süredir ticaret yaptıklarını, birbirlerini gayet iyi tanıdıklarını, ...'ün kendisini ... ismiyle tanıtmasının ve şikayetçinin buna inanmasının mümkün bulunmadığını, borca itiraz etmediklerini, hatta ödemeye devam ettiklerini savunmaları, sanık ...'ün, suç tarihinde, vergi kaydının ... üzerine olması nedeniyle şikayetçinin ... adına senet istediğini, o esnada ...'ün yanlarında bulunmadığını ancak şikayetçinin “ben ikinizi de tanıyorum, kaç yıllık arkadaşız, senin veya onun imzası farketmez” dediğini, ...' ü de arayıp durumu anlattığında O'nun da bir sakınca olmadığını söylemesi üzerine senetleri ... adına düzenleyip yerine imzalayıp şikayetçiye teslim ettiğini beyan etmesi, 1995 yılında başlayan bir kısmı sanık ... bir kısmı sanık ... adına katılan tarafından düzenlendiği iddia olunan fatura fotokopilerinin ibraz edilmesi, şikayetçinin 06.05.2009 günlü Cumhuriyet savcılığındaki ifadesinde, kendisini ... olarak tanıtan sanık Yılmaz'ın kendisinden son bir kaç yıldır mal aldığını ve karşılığında müşteri çekleri verdiğini, çeklerin ödendiğini en son yapılan alışveriş karşılığında da keşidecisi ... olan çeki verdiğini ancak çek ödenmeyince 2007 yılı Aralık ayında gelerek çeki geri alıp yerine 12.12.2007 tanzim tarihli, 20.06.2008 ve 20.07.2008 vade tarihli 6.500'er TL tutarındaki suça konu -2- adet senedi doldurup ... adına imzalayarak kendisine verdiğini, 20.06.2008 vade tarihli çek'i İstanbul 6.İcra Müdürlüğü'nün 2008/18703 E.sayılı dosyasıyla icra takibine koyduğunu, itiraz edilmediğini, hacze gidildiğini ve haciz esnasında mal kaldırılmaması için bizzat ...'ün yeniden -2- adet senet düzenleyerek verdiğini, ilk senet sahte olunca 2.senedi takibe koymadığını beyan etmesi, iddianameye konu edilmesine rağmen katılan tarafından icraya konulduğu belirtilen 20.06.2008 vade tarihli senet aslının dosyaya celbedilip üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığının anlaşılması karşısında; öncelikle suça konu senetlerden 20.06.2008 vade tarihli olan senet aslının da dosyaya celbedilerek incelenmesi, Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında, önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; suça konu senetlere ilişkin şikayetçi tarafından yapılan işlemler, şikayetçinin beyan ettiği icra takip dosyasının akıbetleri araştırılıp, borca itiraz edilip edilmediği, sözkonusu senetlere istinaden ödeme yapılıp yapılmadığı, miktarı, şikayetçinin sanıkları tanıyıp tanımadığı hususları araştırılıp, savunma tanıkları da dinlenmek suretiyle sanık Yılmaz'ın diğer sanık İsa'nın rızası ile ve hatta sanıkları tanıyan şikayetçinin huzurunda ve bilgisi dahilinde suça konu senetleri düzenleyip vermiş olması halinde; sanıkların suç kastıyla hareket etmediklerinin kabulü gerekeceği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, 2- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün, 8/69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğan bir borç veya önceden doğan bir zarar nedeniyle sonradan senet düzenlenip verilmesi halinde, borç daha önce oluştuğundan senet ile arasında nedensellik bağı bulunmayacağı, zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı cihetle; katılan'ın 06.05.2009 günlü Cumhuriyet savcılığındaki anlatımından, önceden yapılan alışveriş karşılığı verilen çekin ödenmemesi üzerine çekin geri alınarak suça konu senetlerin verildiğinin anlaşılması karşısında, yüklenen dolandırıcılık suçunun da unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesi,Kabule göre de; 3- Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından hiç bir şekilde uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,4- Adli emanette kayıtlı suça konu senet akıbeti hakkında karar verilmemesi, Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafii ile katılan'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 15.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.