MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılmasıHÜKÜM : Sanığın her iki suçtan mahkumiyetineI- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümde; toplanan deliller karar yerinde incelenip yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, II- Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- 5237 sayılı TCK'nun 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği, somut olayda ise, sanık hakkında trafik kuralı ihlaline bağlı "idari yaptırım" uygulanması esnasında şikayet??i adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesini kullanarak trafik para cezası tutanağı düzenlenmesine sebebiyet vermek suretiyle yalan beyanda bulunduğu, sanığın, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, sürücü belgesi bilgilerini kullandığı ...'yı ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinde düzenlenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde hataya düşülerek, yazılı şekilde hüküm tesisi yasa aykırı,2- Kabule göre de; Hükümden sonra Anayasa Mahkemesi'nin 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 17.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 17/11/2011 tarih ve 2010/115 Esas ve 2011/154 sayılı kararı ile sanık hakkında uygulanan TCK'nun 267/7. maddesinin iptaline karar verildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.