Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25162 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7569 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Özel belgede sahtecilik, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Asıl Karar: Mahkumiyet Yokluğunda verilen 14.11.2008 gün ve 2008/295-1054 sayılı hükmün tebliğ edildiği 23.06.2009 tarihinde Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu anlaşılan sanık adına çıkarılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanununun 19. maddesine aykırı olarak aynı Yasanın 35. maddesine göre tebliği geçersiz olduğu cihetle, sanığın 11.11.2008 günlü temyiz isteminin öğrenme üzerine süresinde yapıldığı kabulüyle hukuki dayanaktan yoksun olan Mahkemenin 03.12.2009 tarihli sanığın temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine: ancak;1) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.01.2014 gün ve 2013/8-409-2014/4 sayılı kararında açıklandığı üzere, suça konu ikametgah senedinin ilgili kurumca düzenlenmiş olması durumunda belgenin aldatma yeteneğinin bulunduğunun kabulü gerekeceği, somut olayda ikametgah senedi onaysız fotokopiden ibaret olduğu cihetle, belge vasfına haiz olmadığı gözetilmeden özel belge kabulü ile ve sanığın katılan ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı, maaş yazısı ve aslı ele geçmeyen ikametgah senedini bankaya kredi çekmek için ibraz ettiği olayda; belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğine ilişkin delil bulunmayıp, sanığın mahkemede belgelerin tamamını ... isimli açık kimliği belirlenemeyen kişiden aldığını savunması karşısında, eylemin bir bütün halinde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, birden çok sahte belgenin düzenlenmesi/kullanılması olgusunun 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması,2) Dosya içerisinde yer alan suça konu maaş yazısı ile ilgili karar verilmemesi, 3) 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.