Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 245 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2607 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca yokluğunda verilen hükmün sanığın 14.07.2009 tarihinde sorgusunda bildirildiği adres olan "..." yerine "..." adresine yapıldığı gibi, bu adreslere daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmaması nedeniyle 20.11.2009 tarihinde yapılan tebliğin usulsüz olduğu, ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.02.2007 gün 5/46-39 sayılı kararında da açıklandığı üzere, mahkemece başvurulması olanaklı yasa yolunun, süresinin, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi zorunlu olup, sanığın yokluğunda verilen 22.10.2009 gün ve 2008/489 Esas, 2009/664 Karar sayılı hükümde, yasa yoluna başvuru süresinin ne zaman işlemeye başlayacağının açıkça gösterilmediği, bu nedenle temyiz süresinin işlediğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, sanığın öğrenme üzerine 04.05.2010 tarihli temyizinin süresinde olduğunun kabulü ile yapılan incelemede; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre güvenli şekilde alkollü araç kullanma sınırının 100 promil olarak kabul edilmesi, trafik kontrolünde 1,46 promil alkollü olarak yakalanan sanığın, görevlilere katılan ... adına düzenlenmiş, kendi fotoğrafı yapıştırılmış sürücü belgesini ibraz etmesi ve kimlik bilgilerini kullandığı bu isim adına kabahat eyleminden dolayı trafik ceza tutanağı ile sürücü belgesi geri alma tutanağının düzenlenmesi karşısında; sanığın eyleminin ayrıca iftira suçunu da oluşturduğunun gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:5237 sayılı TCK'nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yeralan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı; sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasındaki TCK'nun 53. maddesinin tatbikine ilişkin paragraf hükümden çıkartılarak yerine "TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yeralan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,” şeklinde bir paragraf yazılmak suretiyle eleştiri dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.