Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24209 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4915 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: 1-Sanığın, katılan tarafından verilen iki adet 15/02/2008 düzenlenme tarihli, 15/02/2009 ve 15/03/2009 vade tarihli, her ikisi de 2.500'er TL meblağlı senetlerdeki “2009” olan vade tarihlerindeki , "9" rakamınını değiştirip “8” yapmak suretiyle vadesinden önce icra takibine koymak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanığın sözkonusu değişikliğin senet tanzimi sırasında bizzat katılan tarafından yapıldığını, bu esnada yanlarında sanığın adını bilmediği erkek kardeşi ile sanığın oğlu olan...'in de bulunduğunu savunması ve senetlerin iğfal kabiliyetinin olup olmadığının da mahkemece değerlendirilmemesi karşısında; öncelikle belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge asıllarının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması, iğfal kabiliyetinin bulunduğunun anlaşılması halinde savunmada adı geçen şahısların tanık sıfatıyla celpleri sağlanarak olay hakkında beyanları alındıktan sonra sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de; 2-5237 sayılı TCK'nun 43. maddesinin uygulanabilmesi için "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" gerektiği, suça konu iki adet bononun tahrif edilerek aynı anda katılan aleyhine icra takibine konulduğunun iddia edildiği somut olayda, tahrifatların farklı tarihlerde yapıldığına dair kesin delil bulunmayıp, TCK'nun 43/1. maddesi uyarınca fiilin aynı anda işlendiğinin kabul edilmesi gerekliliği karşısında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, eylemin kül halinde 5237 sayılı Yasanın 204/1. maddesinde öngörülen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı ancak sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve sahte belge çeşitliliği dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayini gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde, suçun zincirleme şekilde işlendiğinin kabulü ile temel cezanın TCK'nun 43. maddesi uyarınca arttırılması suretiyle ceza tayini, 3-TCK'nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki "velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar uygulanabileceği altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 25.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.