MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanHÜKÜM : Mahkumiyet Olay tarihinde ... restaurant isimli işyerinde “...” isimli şahsın sahte kimlik kullandığı ve uyuşturucu madde sattığı ihbarı üzerine söz konusu yere giden kolluk kuvvetlerinin kimlik kontrolü yaptığı sırada hakkında ihbar bulunulan sanığın kendisini ... ismiyle tanıtması, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen işyerinin işletmecisi olan ...'ın da sanık ...'un adının ... olduğunu doğrulayarak personele ait belgelerin bulunduğu dosyadan sanığa ait olduğunu söyleyerek ...'ye ait kimlik fotokopisini görevlilere vermesi ve kolluk görevlilerince bu işlemlere ait tutanak düzenlenmiş olması ile sanığın savunmasında da ayrıca göçmen kaçakçılığı suçundan arandığı için ismini farklı olarak bildirdiğini beyan etmesi karşısında, yüklenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu, dolayısıyla mahkemenin bu yöndeki takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: 1)5237 sayılı TCK'nun 53/3. maddesi gereğince 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)TCK.nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilen sanık hakkında anılan maddenin 7. bendi gereğince cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmemiş olması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Yasa'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki TCK'nun 53. maddesinin tatbikine ilişkin paragraf hükümden çıkartılarak yerine "TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yeralan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde bir paragraf yazılıp, TCK'nun 58. maddesinin tatbikine ilişkin fıkranın sonuna da ''cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle eleştiri dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.