Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2377 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9729 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Dolandırıcılık suçundan: Beraat Sanıklar ..., haklarında resmi ve özel belgede sahtecilik suçlarından: MahkumiyetKatılan ... vekilinin 16.05.2012 havale tarihli gerekçeli dilekçesinde tüm sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmü ile sanık ... yönünden sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyizi bulunması karşısında tebliğnamedeki bir numaralı düşünceye iştirak edilmemiştir.I) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,II) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına karşı katılan ... vekilinin, sanıklar ... ve ... müdafilerinin ve sanık ...'ın temyiz itirazlarına gelince;1) Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.03.1992 gün ve 80-98 sayılı kararında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamazsa da failin, belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yaptığı, belgede sahtecilik suçlarında kastın ise, zarar vermek bilinç ve iradesi olduğu cihetle; sanık ...'ın katılanlara ait kiraladığı binanın hastahane olarak kullanılabilmesi için, tadilatı amacıyla sanıklar Atilla Sağır ve ...'ın yetkilisi olduğu inşaat firmasıyla anlaştığı, sanıkların 14/12/2005 tarihli dilekçeyi ... adına tanzim ederek ... Müdürlüğünden hasar durumunun tespitini istedikten sonra, Adapazarı Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenmiş 13/02/2006 tarihli 03/08 sayılı yapı ruhsatının ilgili hanelerinde katılanlar ve şikayetçiler tarafından atılması gereken imzaları başkalarına attırdıklarının iddia olunması, sanık ...'in, binanın metruk olup, hastahane olarak kullanılabilmesi için tadilat gerekli olduğunu, katılanların durumdan haberdar olduklarını, kira kontratının 10 yıllık yapıldığını, tadilatın 2 yıl sürdüğünü ve katılanların kirayı artırmak istediğini savunması, katılanların akrabası olan tanık ...'ın kiralama konusunda kendisinin aracı olduğunu, sanık ...'in tadilat yapacağı konusunda tarafların mutabakata vardığını, katılan ...'ın iş yerinin buraya yakın olup yapılan tadilattan haberinin olmamasının imkansız olduğunu belirtmesi, kira sözleşmesinin 01.01.2005, katılanlar tarafından ...1. Sulh Hukuk Mahkemesine akde aykırılık sebebiyle tahliye davasının açılış tarihinin 13.07.2007, suça konu yapı ruhsatı izin belgesinin 13.02.2006, katılanlar vekilinin 06.07.2010 günlü dilekçe ekinde sunulan “34 Pafta, 225 Ada, 43 nolu Parselde bulunan dükkan + 8 daireli binamızı iş yerine çevirmek ve...” içerikli altında katılanların imzası bulunan talep belgesinin 04.07.2005 tarihli olması, ...1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1169 esas sayılı dosyasında keşif yapıldıktan sonra hazırlanan bilirkişi raporunda; yapılan tadilatın sözleşme amacına ve projesine uygun yapılıp ana taşınmaza zarar vermediğinin belirtilmesi karşısında; katılanların yapılan tadilattan haberdar olup yapılmaması konusunda, belirtilen tarihlerde dikkate alındığında bir itirazlarının bulunmadığının kabulü gerekeceği ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, 2) Kabul ve uygulamaya göre de;a) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 05.06.2012 gün 2011/15-491-2012/219 sayılı kararında açıklandığı üzere resmi belgede sahtecilik suçu ile özel belgede sahtecilik suçlarının 5237 sayılı TCK’da farklı maddelerde düzenlenmeleri nedeniyle sanıkların gerçek içtima kuralları uyarınca cezalandırılması gerektiği ileri sürülebilir ise de, belgede sahtecilik suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olması, her iki suçun geniş anlamda mağdurunun toplumu oluşturan tüm bireyler olması, unsurlarının tamamen benzer olarak düzenlenmesi de göz önüne alındığında, resmi belgede sahtecilik suçu ile özel belgede sahtecilik suçlarının “aynı suç” olduğunun kabulü gerekeceği cihetle; eylemlerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda gerçekleştirilmesi karşısında sanıklar hakkında TCK'nun 204/1 ve 43. maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerekirken, iki ayrı suçtan ayrı ayrı ceza verilmesi,b) Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 3. fıkrası gereğince aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, yasaya aykırı, c) 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekilinin, sanıklar ... ve ... müdafilerinin ve sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 16.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.